Eşin online alışverişleri kendi kredi kartından yapsın. Ekstre kesildiğinde sen ödersin.

Acil durumlar için de eve nakit bırakırsın.

Şubattan beri @ elorelia dediği şekilde gidiyoruz.

Ek kart çıkart eşine veya kendi kredi kartını çıkartsın sen ödersin
Bakkala terziye nakit ödenen yerlere vermek için de mutfakta yeriniz olsun oraya haftasonu para çeker koyarsın 200-300 ne kadar gerekiyorsa.

Eşinin hesabına bütçenize göre nakit harcamalar için para gönder ay başında. Nakit harcaması zorunlu olmayan her yerde de kredi kartı kullansın, sen öde.

Kredi kartınızla nakit kartınızı eşleştirin, internet bankacılığı ile yapılabiliyor. Kartlardan biri sizde, biri eşinizde kalsın. Hesapları eşleştirdiğiniz için kredi kartından istediği vakit nakit de çekebilir, alışveriş de yapabilir. Siz de işinizi nakit kart üzerinden halledersiniz.

Aylık belirli bir miktar belirleyin, onu her ay başında direkt ona yolla. Atıyorum 10 bin alıyorsan 3 bini ona ayır gibi. Böylece nereye harcadın, yetti yetmedi vs gibi polemiklerden uzak olursunuz. Harcarsa harcar biriktirirse biriktirir. Ek kart olayı ekstre de sana geleceği için ayrı bi gerginlik maalesef.

Gündelik nakit harcamalar için evde bir kutuda nakit olsun.

Banka hesabı da hem ortak, hem de birinin imzası olmadan diğeri çekebilir para şeklinde bir tanımlama yapılabiliyor, ama ortak hesaba bankamatik kartı veriyorlar mı bilmiyorum

doğum izninde maaş alamıyorken eş kişisi bana kredi kartını verdi normal harcamalarıma devam ettim, nakit ihtiyacı için de bankamatik kartı bendeydi oradan çekiyordum. bu ekstra güven gerektiren bir durum belki bilemiyorum ama bu durum karşılıklı gerekirse ben de aynı şekilde kendi kartlarımı veriyorum.

2018 yılında eşimle araba almaya karar verdik ve ortak gelirimizi hesaplayıp bunun üzerinden ödeyebileceğimizi düşündüğümüz miktarda bir kredi çektik. Kredi ödemeleri bende (hala) ve tutar özellikle ilk sene benim maaşımın %95'ine denk geliyordu. sonraki maaş zammı ile de %90 oldu :) Eşim ilk sene hiç oralı olmadı ve ben gerçekten cep harçlığı bir miktar ile geçinmeye çalıştım. En son temizlikçi için verdiği paraları temizliği kendim yapıp almaya başladım. 1.5 yıldır hiçbir harcamam yok neredeyse. Kuaföre gitmek, birşeyler almak vs imkansız zaten. Arada doğumgünü hediyeleri alıyorum yakınlarıma en büyük lüksüm o. Onun dışında cep telefonu faturam ve düzenli ilaç masrafımla beraber bitiyor zaten. Hem sosyal hem psikolojik hayatım inanılmaz derecede bozuldu. Bu kadar yok sayılmanın üzüntüsünü kaldıramadım tabi sağlığımda bozuldu. Lafın özü onu yok saymamanız hatta bu kadar incelikli düşünerek yapmanız beni çok duygulandırdı. Bu inceliği karşılıklı kaybetmemeniz dileklerimle...Mutluluklar dilerim :)

telefonun kamerası ile bakınca ne parlaklıkta yanıyor senin led ? evdeki başka bir kumanda ile kıyaslayabilirsin.

normalde güneşten etkilenmez çünkü 35-40 khz bir modülasyonla gidiyor data. direk raspbery pine bağladıysan ledi sürememiş olabilir transistörler sürebilirsin.

raspi çıkışları 3.3 volt diye hatırlıyorum. direnç değerini 47 veya 100ohm civarına düşürebilirsin.

daha kaliteli ve verimi yüksek led şeçebilirsin. robotistandan alacağın elektronik malzeme ucuzun ucuzu en düşük kalite olur genelde. ozdisan.com üzerinden datasheetini speclerine bakarak led seçebilirsin.

Evet direkt pi'ye bağladım, ben de bahsettiğin durumdan şüpheleniyorum. Peki hangi lede, hangi transistörü bağlamam gerektiği ile ilgili teorik de olsa yardımcı olacak bir site, döküman vs var mıdır? Hiç bir fikrim yok konuyla ilgili

öncelikle aldığın ledin bir dökümanı olmadığı için çalışma voltajını, akımını etkin dalgaboyunu bilemiyoruz.

rpi portları muhtemelen 20ma kadar verebilir lede yetmesi lazım. ilk olarak koyduğun seri direnci düşürmelisin. bir de genelde source akımı daha yüksek olur. yani ledin artı ucunu 3.3 veya 5 volta bağlayıp eksi ucunu gpio porta bağlamalısın.

Beyaz olan daha guzel gorunuyor. Siyah toz goosterir ama ofandaki diger esyalara uyumlu olani al

beyaz olan masada çalışamıyor insan masadan ışık yansıyor siyah çabuk toz gösteriyor ama silince sıkıntısı kalmıyor. siyahı tavsiye ederun.

edit bende şöyle bir şey var ve yansıyor takıntılıyım da biraz çok rahatsız oluyorum. spreyle boyadım da rahat ettim.

www.tekzen.com.tr

ne kadar çok ışık yansır ki benim şimdiki masam da beyaz. ayaklı lambayla loş bir ışıkta çalışıyorum.

beyaz zamanla leke olacak, sararacak. ufak tefek sürtme, çizikler iz bırakacak, göze batacak. Siyah alın kafanız rahat olsun.

siyaha ısınamadıysanız farklı renkleri değerlendirin:
www.ikea.com.tr
beyazdan yeğdir.

Açık ahşap rengi olanını kullanıyorum ben. Hem toz göstermiyor hem de beyaz kadar kir tutmuyor.

beyaz her şeye daha uyumludur. ama ayrı çalışma odan vs varsa ahşap çok daha hoş duruyor.

dewamke hocam
sıkıntı yoksa
kullanıyorsanıs
dewamke

Su an Türkiye'de en karli yapılacak is sahibi olunan arabayi tamir ettirmek.
Sifir da alsaniz ikinci el de alsaniz acayip pahali.
Bence arabayi tamir ettirirseniz daha karli cikabilirsiniz.

Arabayı tamir ettirmeye +1 diyorum. Bunu satıp çok daha iyi bi araba alsanız tamam da aynı arabanın biraz daha yenisini alacaksınız yani, onun ne derdi var onu da bilmeyeceksiniz. Eldeki & bildiğin her zaman daha iyidir.

Mitsubishi Evo 9 la 250 km hızla giderken otobanda önüme köpek çıktı, refleks olarak ani bir sağ sol yaptım. Arabada en ufak bir kayma olmadı çok şükür. Başka bir araçta n’olurdu bilemiyorum.

passat. 170 ile viraja girdim ve yan şeride geçerek virajdan çıkabildim. başka araç olsa zordu.

a4 200-220 ile gayet korkusuz sürüyordum tem'de
ilk arabamdı kendisi, sonra clio'ya düşünce ne olduğunu anladım

Bir tanesi 235km/s'de bana mısın demeyen F30. Göstergeye bakmasam tahmin edemezdim hızımı. 235'i görünce korktum yavaşladım zaten.

Diğeri de S550 Mustang. Yol tutuşunu bilemem de frenleri inanılmaz.

Coupe E250 CGI ve SLK 200K, ikisinde de 250 km/h ile yol aldim. Araclarda bir sikinti ya da guvensizlik hissetmedim ama sorun yollarda idi. Normalde "duz" gibi gozuken yollarin o hizlarda gozuktugu kadar da duz olmadini farkediyorsunuz.

Hız ve güven konusu biraz abartılıyor bence. Arabam audi a3 (1.5 tfsi), yol boşsa kısa sürede rahatlıkla 200-220'lere çıkabiliyorum, 250'ye kadar çıkmışlığım var. 200 ile gayet güzel normal gider gibi gidiyor, gürültülü oluyor sadece. A3 gibi giriş seviyesi bi araba bile gidebiliyorsa demek ki lüks segmentteki her araçla uçak gibi gidersin diye düşünüyorum.

el marifeti gerektiren işler. 20 yıldır bilgisayar kullanırım hâlâ on parmak yazamam.

aynı senin durumdayım, garsonluk ya da "müşteri hizmetleri" tarzı tüm işler.

çok çekingenim çünkü, hiç öyle bir niyetim olmadığı halde insanlar kaba ya da saygısız olduğumu düşünebilirdi. bu durumda ekstra gerilip iyice dağılırdım. günlük yaşamda insanlarla iletişim kurmakta o kadar zorlanmıyorum ama bir restoranda mesela birilerine yanaşıp hoşgeldiniz, ne alırsınız demek yahut onlar masada otururken arkalarından sinsi gibi yaklaşıp masaya herkesin gözü benim üstümdeyken tabaklar koymak vs... düşüncesi bile baygınlık geçirtiyor bana. sunum yaparım, topluluk önünde konuşurum ama garsonluk yapamam gibime geliyor.

yalnız lisede nöbetçi olduğum gün yaşadığım bi' şey de var asla unutmam... okula girenlere defteri imzalatıyoruz, işte niye geldin vs. giren çıkan belli olsun maksat. diğer nöbetçi kız şey demişti bana, "ya sen çok asosyalim, çekingenim falan diyosun da gelen herkesle ne kadar güzel konuşuyosun, acayip şirinsin" demişti ahahaha hayatımda aldığım en efsanevi iltifat olabilir.

yani bilmiyorum belki yapamayız, rezil oluruz dediğimiz işleri yapabiliriz :(

Adaletsiz olmam gereken işleri yapamazdim herhalde. Mesela bi günümüz politikacisindan olamazdim muhtemelen :D

Satış içeren herhangi bir işte çalışamazdım asla.

Kantincilik
Bankacilik

Hakemlik. Turkiye'nin en zorlu meslegi, gerci su an Var geldi biraz isleri kolaylasti, yukleri azaldi. Kimseye yaranamiyorsun, tribunde isliklar kufurler girla. Ustune saibelere, iftiralar, aynisi pozisyon bize oldu calmadi, simdi caldi falan. Alt liglerde daha kotu, tribunler sahaya atlayip, bildigin tekme tokat dovuyorlar. Bu ortamda nasil hakem yetisiyor, insanlar nasil hakemlik meslegini seciyor sasiyorum.


Bir de Fatih Altaylilik zor is, adamin karsisinda Ilberler, Celaller, Murat Bardakcilar cikiyor programi nasil kotariyor. Yeri geliyor cok yerinde sorular soruyor, alakali cikarimlar yapabiliyor falan. 1 ay onceden sorulari alip konuya calisiyor mu napiyor bu herif. Laf cambazi tamam da bir derece kurtarir o, ya da cok saglam ciddi ekibi var, sorulari programlari yonlendiren.

taksi şoförlüğü. araba kullanmayı hiç sevmiyorum ve kullanırken de çok dikkatsizim.günde 10 kez oraya buraya vururdum kesin.

dinle alakalı her şey.

Gazeteci

tıp doktorluğu, hemşirelik, att'lik. içim gidiyor gerçekten. çok zorlu çalışma şartlarına sahip.
ilkokul ve ortaokul öğretmenliği. o kadar veletle uğraşıp akıl sağlığımı korumam mümkün değil:(

Cerrah olsam paso birilerini öldürürdüm veya sakat falan bırakırdım, çok sakar adamım kesin 2 santim sağa falan kayardı elim.

Terzilik. Makasla duzgun bir sekil cikarmam imkansiz. Beceriksizim dikiste, nakista, asla basit bir orguyu bile yapamam.

Sakar olmama ragmen serviste calismisligim var. Basima kotu bir sey gelmedi, sakarlik seviyemi bildigimden 100 bardagi ayni anda toplayip show yapmiyordum.

Müzisyenlik yapamam. Basladigim enstrumanlarda hep ortalamadan cok daha hizli ilerleyebildim, iyi de kulagim vardir. Ancak deli isi olarak gordum. Ayni seyi 1000 kere calip kendimi gelistiremem, sabir isinden cikip otistiklige kayiyor bence.

Fazlasiyla tekrar gerektiren bircok isi yapamam.

düşününce çok var da, şoförlük ve öğretmenlik birincilik için kapışır. araba kullanmayı hiç sevmiyorum ve pek beceremiyorum da. çoluk çocukğa, ergenlere ve onların velilerine de tahammül etmeyi, sabretmeyi kesinlikle beceremem.

telefonla çok fazla konuşmamı, hiç tanımdadığım insanları telefonla aramamı gerektirecek işlerin tamamı...

avukatlık kim gelse e sen haksızsın kardeşim hadi git cezanı çek derim

Tıp ve tıpla ilgili hiç bir bölümü paradan bağımsız olarak kesinlikle yapamam.

Çöpçülük ya da o minvalde kokuya neden olacak beden işçiliği

Doktorluk. Zamanında tip fakültesini kazanıp gitmedim bu sebeple; annem hala söyler durur ama gitsem de 2. 3. Sınıfta bırakır, her gün ağlayarak okula giderdim herhalde. Kan görmeye asla dayanamam, aşırı hassas midem var, yaraya vs bakamam. Ayrıca o kadar yoğun bir strese de dayanmam mümkün değil.

Bir de müzik ile ilgili herhangi bir şey yapamazdim. Sesim berbat, müzik kulağım yok, enstrüman çalamam. Lisede piyanoda iki dakikalik bir şarkı çalmayı bir dönemde zar zor öğrendim.

He bir de hukuk fakültesi mezunuyum ama sonradan ben bu işi yapamam deyip başka bir bölüm okudum. Fakülteye girmeden önce farkedeydim daha iyiydi tabii.

bostancı, suadiye uygun olabilir. istanbul ve korna sesi olmayan yer çok zor. minibüs ve taksinin geldiği her sokakta korna sesi olacaktır. ancak bu dediğim yerler hem yerleşim olarak denize yakın hem insan profili olarak daha iyi.

Yaşanabiliri tanımlayalım.

1- Evler yeni olsun, çarşı pazara uzak olsa da olur (avm değil, gerçek merkez, bağdat caddesi, nişantaşı gibi) dersen, ataşehirdeki sitelerden birinde çok rahat tutarsın ev

2- Evler yeni olsun, bahçeli olsun, kısa katlı olsun, çarşı pazara çoook uzak olsa da olur, çekmeköy sitelerde bahçeli ev.

3- Evler eski olabilir, işe gitmek hariç araba kullanmiym, yürüyerek işimi halledeyim.
a) Bağdat caddesi 1 alt ve 1 üst paralel'i Erenköy, caddebostan, bostancı tamamen işinizi görür
b) Üsttekine göre evler daha da eski olabilir, her yere yürümeli olsun, ama haftaiçi de tenha olsun, moda

4- Daha da merkez istiyorum, daha da merkez, hergün köprü geçmek beni zorlamaz, darlamaz, Nişantaşı, teşvikiye.

@Corc, super tesekkur ettim, bunlari bir arastirip sana bira icin donerim :)

Altunizade demeye geldim ben. İstanbul’a gittiğimde çok beğenmiştim o semti.

kuzguncuğa bak

Kozyatağı'nda oturuyorum. O bütçe ile Kozyatağı, Bostancı, Suadiye, 19 Mayıs, Göztepe vs. civarından yeni binada bir daireyi çok rahatlıkla bulabilirsin. Ana cadde üstü olmadığı sürece korna sesi, gürültü falan rahatsız etmez. Ben Bayar Caddesi'nin bir alt sokağında oturuyorum. Tek gürültü kaynağı Cuma günü kurulan pazar oluyor. Cuma evde olmadığım için çok sorun değil ama gece 10'a kadar temizlik vs. oluyor o yüzden Cuma akşamı gürültüye katlanmak zorunda kalıyorum.

4 bin liraya 2+1 de bulursun. Eşyalı olması şart mı bilmiyorum ama ben olsam eşyasız bir ev tutup eşyaları kendim alırdım. Öyle de yaptım zaten :)

Ben de kolektif house'da çalışıyorum (nidakule'dekinde), ataşehir'de oturuyorum, pek yeşillikli değil takdir edersin ki. Suadiye'ye bakmanı öneririm. E-scooter ile yarım saatte rahatlıkla işe gidersin gibi geliyor. Site hayatını denemek istersen o bütçeye varyap meridian'da güzel ev bulursun, yürüme mesafesinde olursun hem de site içi yeşillik park vs hayatını yaşarsın ama mahalle hayatı olmaz tabii bu dediğim.

yürüme mesafesinde spor salonu dışında kuzguncuk bütün standartları karşılıyor. az da olsa hala mahalle kültürünün devam ettiği, ara sokaklara otobüs minibüs girmediği için korna sesi olmayan, denize yakın, toplu ulaşıma 10 dk yürüme mesafesi, eğer biraz yokuş ile sorun olmazsa efsane boğaz manzarası vs vs. kriterleri baya karşılıyor.

Bir çevre edinin, keşifleriniz farklı yerlere ziyaretlerinizin yanında sürekli gittiğiniz bir iki cafe/bar da olsun.

Salt, ist modern sinema günleri gibi (yeniden başladığında) takip edebileceğiniz programlar oluyor. İst modern için halk günü var ama sinema için üyelik de alabilirsiniz.

Dil klüplerine katılabilirsiniz. Sembolik ücretlerle dil pratiği için toplanan gruplar oluyor bunlara bir bakın.

Adaları kışın da -hatta sadece kışın- ziyaret edin.

Sanat, yaratıcı drama ya da tamamen ilgi alanıza yönelik atölyelere katılın. Özellikle vakıfların ( yky, aksanat, yine salt, iksv vs) günlük ya da haftalık ücretsiz veya ücretli atölyeleri oluyor bir bakın.

Fotoğrafa ilginiz varsa başlayın, grupla hem gezer hem teknik öğrenirsiniz.

Müzayedelere (mesela kitap müzayedelerine) almayacaksanız bile katılın. Buralarda bulunmak bedava eğitim gibi.

Deniz sporlarına ilginiz varsa; yelken, rüzgar sörfü vs. ist iyi bir seçenek olabilir. Ya da ilginç sporlar için; su altı hokeyi, bünicilik vs.

Vaktiniz varsa gönüllük projelerine katılabilirsiniz. Stk ya da daha küçük oluşumlarda.

Akut’tan eğitim alabilirsiniz. Pek çok alanda lazım ama en başta deprem ülkesi.

Akmerkezin bahçesinde temel tarım eğitimleri oluyor ücretsiz. Orada bi sera yaptılar hatta, bir bakılabilir.


Yani sadece şehrin kendine has kültürel ve tarihi etkinliklerinin dışında bir metropolde olup başka yerlerde bulamayacağınız alanlarda uğraşabilirsiniz.

Eğer kendi ilgi alanlarınızı söylerseniz ona göre bir öneride bulunabilirim, yoksa istanbul çok geniş bir memleket, ne zaman yeter ne ömür içindekileri yapmaya

tarzınıza göre müzik festivallerine gidin, tabi pandemi nedeniyle festival olmadı bu yıl ama keşke olsa da gitsek. (+18 olanlardan bahsediyorum, onelove vs..)

tiyatro ve bazı konserler demişsiniz daha yakından takip edin, d10 yıldır devlet ve şehir tiyatrolarının bütün oyunlarına gitmişimdir, maddi açıdan da özel gibi zorlamıyorlar.

aynı şekilde devlet opera ve balesini takip edin, cemal reşit rey salonu size yakınsa sezonda her tarza uygun çok güzel etkinlikler ve konserler oluyor, fiyatlar yine üzmeyecek seviyede, mutlaka bir göz gezdirin.

sosyal etkinlik olarak sadece biletix e bakmaktan ziyade bana yakın olan mekanlarda hangi etkinlikler var diye bakıyorum ben genelde, bana yakın olan devlet şehir tiyatro sahneleri, küçükçiftlik park ya da cemal reşit rey salonu gibi.

yeme içmeyi seviyorsanız zomata gold öneririm, biz hemen hemen 2 yıldır pandemiye kadar çok kullanıp çok memnun kaldık, normalde ya biz buna bu parayı vermeyiz dediğimiz bir çok yerde farklı yemek yedik zomato gold ile.

içki seviyosanız çok güzel kokteyl atölyeleri var, farklı farklı onlara bakabilirsiniz.

mesela bu ay başlayıp 2 ay daha sürecek olan kadıköy belediyesinin sosyal mesafeli sanat festivali var, aylin aslım konserine bilet aldık, gözümüze kestirdiğimiz bazı oyunlar ve konserler daha var, haftalık olarak açılıyor biletler, açıldığında onları da alacağız, bütün biletler 25 tl.

aklıma gelirse editlerim daha. şimdilik bu kadar.

(bkz: murat belge)'yi hic sevmem ama:

(bkz: istanbul gezi rehberi)

yalniz dikkat et bunu okuyunca gezmene, yasamana gerek kalmayabilir, oylesine muazzam.

Tavsiyeler gelmiş benzer şeyleri yazmaya gerek yok o yüzden kendimden birkaç not paylaşayım.

Ben yürüyorum. Genellikle korular, boğaz kenarı yerleşim yerleri veya eski İstanbul denilecek evlerin olduğu yerleri seçerek ve her seferinde farklı sokaklara girmeye çalışarak uzun yürüyüşler yapıyorum. "Aaa burada bu mu varmış? Bu yeni mi ya? Bura nereymiş acaba?" iç sesleri ile güzel yürüyüşler yani.

Atölye kısmına yorum yapayım bir de. Yemek konusunda benim de merakım vardır. Aynı kafayla bir kez Eataly italyan yemekleri atölyesine gittim adam gibi Cannoli öğreneyim diye. Sonuç ise hüsran :( Yaptırdıkları şeyin uzaktan yakından Cannoli ile alakası yoktu. Yani yemek yemenin yanında zaten yapmaya da meraklıysanız biraz boş gelebilir. Ev ortamında rahatça kat kat güzelleri yapılabiliyor. Daha profesyonel atölyeler daha güzel olabilir tabi bilemiyorum.

Bir de bi ara Internations etkinliklerini takip ediyordum. Son zamanlarda pek sarmasa da değişik ve hoş mekanlara gittim sayelerinde.

Soruyu da izninizle takibe alıyorum. Yazmışken biraz da faydalanalım :)

İstanbulun karadeniz kıyıları pek el değmemiş, bir çok kişinin bilmediği köylerle dolu. Arabaya atlayıp turlamanı öneririm hiç yapmadıysan.

Ben aldım mesela istanbulda yaşıyorum ama memleketten aldım, az az kira getirecek, krediyi öderken çok zorlamıcak 1+1 ev. Bence yatırımlık kişinin kendinin oturmayacağı, daha küçük bi ev, semt falan farketmez gibi gelio

Önümüzdeki dönemde değer artışı beklenen eve yatırımlık ev denir. Mesela:
1) Gecekondu mahallesine yapılan ilk yeni evdir, etrafı kötü diye ucuza satılır, etrafı kentsel dönüşüme girince fiyatlar tavan yapar.
2) Tarihi eser konumundadır, yıkılır yenisi yapılır diye beklersin, yenisini yapınca tavan yapar.
3) Kenar mahalledir, etrafına bir yatırım yapılacağı bilgisini alırsın (fabrika vs), yatırım yapılınca çalışanlara yüksekten kiraya verirsin.
4) Kenar mahalledir, metro vs gelecek bilgisini alırsın, gelince fiyatlar artar vs vs.

Yani temel olarak bir "bilgi"ye istinaden yatırım yapılır genellikle. Eğer öyle bir bilgin yoksa, emlakçıların elinde maskara olursun.

@roket adam
Çok güzel açıklamış aslında. Cehreyi değiştirecek bir yatırım olmadığı sürece muhitte ciddi bir fiyat artışı beklenemez. Cekmekoy'den 3+1 daire almıştık metro yapılmadan önce, ee yapıldı öyle çok da tatmin olmadım. Şimdiki aklım olsa sisli Kadıköy Beşiktaş gibi daha cazip ilçelerden kümes kadar da olsa satın alırdım. Şişli merkez mahallesindeydi eski ofisim. Yıkıp yıkıp yenisini yapıyorlardı. Oradan 40 yıllık 50 yıllık daire almak bence çok mantıklı.

Bana göre - değeri artacak olan
- her zaman alıcı bulabileceğin
- yüksek kira getiren yahut hızlı kiralanan
- semt olarak arsa bedeli değerlenen, yaşam kalitesi yüksek veya bulunduğu bölgede talebin çok olduğu taşınmazdır.
Çevrede kolay ulaşım, market yakınlığı vs her zaman değeri artırır.

Bunlar genç bina için.
Eski binayı ucuza kapatıp kentsel dönüşümde müteahhite oynamak da bi seçenek ancak müteahhit bulmak da kat maliklerini ikna etmek de çok zor.

Ne yazıkki uygulanması mümkün değil. Bu sebeple vaad verilemez. Ha yalandan söylenir de kim inanır kim yerse... O ayrı.

tr nin tek kazanci vergiler, uretim yok, bu mumkun degil

konu sadece vergi almak değil. tüketim ile yurtdışına giden para miktarını sınırlamak.

araba ucuzladı ve herkes satın almaya başladı çok güzel bu araç nereden geliyor almanya, japonya vs bu ne demek sen oluk oluk parayı bu ülkelere akıtıyorsun demek. bu ülkenin kaldırabileceği bir durum değil bu.

orpheus

ulkenin kaldiracagi durum degil diyorsun da millet arabaya binmesin mi? turklere araba manyagi diyorlar, ingiltere'de yilda 3 milyon 0 araba satiliyor, turkiye'de 300 bin.

bir kisi de cikip demiyor ki araba neden luks oldu bu devirde.

Ekonomik boyutunu kenara birakirsak, arabasinin degeri yari yariya dusecek bircok insan da bu durumdan memnun kalmayacaktir.

Araba sahibi olan insanların hiçbirinden oy alamaz
Tüm devlet yatırımları vergiler üzerinden yürüyor, devlet yatırımları azalır, devlet yatırımlarında çalışan kimse oy vermez.

Dolayısıyla tamamen patates bir vaat. Türkiye'de araba satışları şu anda rekor seviyede, pazarda fiyatlarla ilgili herhangi bir sıkıntı ya da endişe yok.

magazin programlarında ve dizilerde 1 sene boyunca bartın'ı övseler ve adını geçirseler aynı şey önümüzdeki yaz bartın için de geçerli olur. tamamen popülizm. gittiğim en kötü 2. tatil beldesi bodrum. bir ise alanya.

Bodrum aşığı olup Bodrum'a yerleşen ve dünya üstünde başka güzel yer yokmuş gibi konuşan akrabalarıma yıllardır Bodrum'un olumsuz bulduğum yönlerini sayıp duruyorum ama bomboş bir yer, çok kötü tatil beldesi demek de biraz aşırıya kaçmak oluyor. Kocaman bir yarımada, bir sürü koyu, sahili var. Bana göre aşırı yapılaşmış ve sezon aylarında ince topuklu ile tatil yapan tiplerle dolu oluyor. Eylülde daha sakin ve güzel. Bodrum'u Gümbet saçmalığından ibaret saymayın. Gümüşlük, Torba, Yalıkavak vs farklı taleplere hitap eden yerleşimleri var. Suyuna soğuk demek içinse Çeşme suyuna, daha da ötesi Kuzey Ege'ye hiç girmemiş olmak lazım.

Ben Marmaris koylarına bayılıyorum mesela, Bodrumdaki insan orada ağaçtan başka birşey yok ki diyor.

Bir de Bodrum 30 sene önce de ünlüymüş, tercih edilen bir yermiş. Overrated örneği için Alaçatı daha uygun. Bir sene içinde reklamla patlatıldı Alaçatı.

Bodrum'a herhalde son 20 senedir falan gidiyoruz. Denizi güzel olan çok hoş koylar var, deniz bakımından çok seviyorum. Eğlence ve deneyim olarak farklı kafalara hitap eden bölgeleri var, bunlar ayrı ayrı gettolar gibi ayrılmış. Mesela gümüşlük daha sakin, alternatif takılıyorken, yalıkavak daha lüks, sosyetik takılmak isteyenlere hitap ediyor, gümbet amele usulü bangır bangır eğlenmek isteyenlere hitap ederken turgutreis daha emekli semti, deniz kum güneş gibi. O yüzden mesela marmaris'te olduğu gibi karı avlamaya gelmiş arabada yatan apaçilere gümüşlük'te denk gelmezsin, gümbet'te denk gelirsin. Farklı bölgelerde ufak gettolar kurulmuş deme sebebim bu. Fethiye, marmaris bunların hepsinde bu sıkıntı var, bir merkez var ve herkes oraya doluşuyor. Bodrum merkez de bu yüzden leş durumda mesela. Ama bu dediğim tayfa yalıkavak'ta otopark parası bile veremez, gümüşlük'te de sıkılır. Daha rafine bir tatil yaparsın.

Aynı zamanda diğer tatil beldeleri gibi mahrumiyet bölgesi değil, max yarım saat mesafende en kral hastaneden tut, istanbul'da arayıp bulamayacağın her türlü dükkanı bulabiliyorsun. Misal annem babam yaşlı, bir sıkıntı çıksa devlet hastanesine kalmaayacağını biliyorsun. Havaalanı da merkeze yakın, toplu taşıma gelişmiş, korsan taksi istemediğin kadar var, kesinlikle yolda kalmıyorsun. Otel tatili yapmak istersen de "dünyaca" ünlü oteller var, yazlık almak istersen sky is the limit, ucuz tatil istersen bir sürü yer var, her türlü imkan var yani.

He bi de havası çok çok güzel. Yani antalyada temmuzda kavrulursun, güneşe çıkamazsın nemden. Çeşme de çok rüzgarlı oluyor yerine göre. Bodrumda yine yerine göre bunaltıcı olmayan bir sıcak vardır, çok keyifli bir rüzgar eser, olabilecek en güzel hava yani.

Özetle bodrum'un ünlü olmasının bir sebebi var. Tek tavsiyem asla bayramda ve resmi tatillerde gitmeyin + bodrum merkezde, gümbette falan takılmayın. Tavsiyeleri de tv'den ya da eş dosttan değil, uzun zamanlar gitmiş insanlardan alın derim.

Çeşme'de de aynı sıkıntı var bu arada, herkes manyak gibi 3 tane sokağa doluşmaya çalışıyor. Çeşme'ye tek gitme sebebim çok başarılı elektronik partileri veren mekanları olması, onun dışında alaçatı çarşıya falan gidip o hengamede vakit geçirmeyi aptalca buluyorum. Altyapı açısından da bodrum'un 15 sene önceki haline benziyor. O bölge o kalabalığı kaldıracak tesise sahip değil maalesef.

unluler ve zenginlere yakin olmak isteyen bi suru alt orta sinif var.

ben marmarisliyim, ninemin bitezdeki evi bence dunyanin en guzel yeri. havasi cok guzel, ruzgarli.
onceden surgun yeriymis sanirim.

Çoğu ATM kabul etmiyor maalesef. En son geçen ay şubeden yatırmak zorunda kaldım ben.

her atm de döviz islemi yok, olanlarda bazen sorun oluyor; o yuzden baska banka kullaniyorum

www.isbank.com.tr buradan döviz ödeme + para yatırma olarak bankamatik arayın. herhangi bir kesinti yapılmıyor. havaalanı bankamatiklerinde genelde döviz kabul etme olayı hep var.

Günlük yatırma limiti gibi abuk subuk tuzaklar var, atm'nin "döviz işlemleri geçici olarak yapılamıyor" gibi hata verme ihtimali var.. Şube'den yapmak daha kolay olabilir.

finansbank sitesinde döviz destekleyen atm'lerde 2 tanesinde denedim ve dolar yatırabildim.

kuveyttürk sitesinde döviz işlemi yapılan atm'leri listeliyor ama 3 tanesinde denedim dolar yatıramadım ve çekemedim. sonra müşteri temsilcisi 4 aydır bankamatiklerde döviz işlemleri iptal edildi ama web sayfası güncellenmedi itirafında bulundu.

Peşin avans verecek anladığım kadarıyla teklif bence güzel, tabi bu süreçte nasıl geçineceksin onu da değerlendirmen lazım ama ben patron kucağı diyorum.

Patron kucağı +1

ailemle yaşıyorum, dolayısıyla geçinme derdim yok.

patron kucağı net.

Patron kucağı kesinlikle. Kariyerine de artı 8 ay daha çalışacak şekilde katmış olursun tertemiz.

Patron kucağı. Bence fena teklif yapmamış. Askerlik size ne kazandıracak?

teşekkürler herkese cevapları için.

maaş konusunu tam da konuşmadık aslında, ben hiç almıyım 6 ayda bitsinciyim, belki 1/4 ödeme alırım, kendi harcamalarım için. patron fena birisi değil, ama evet, şu anda iş acayip yoğun ve bir miktar daha yoğunlaşacak, kalifiye bir elemanı kaybetmek istemiyor tabi ki (mimarım)

askerlik olarak katkısı yok elbette, sadece kyk gibi borçlarım var, bunlara ek 35 bin daha alacağım üstüme çekincem o. hoş o ödemeleri bir miktar (en azından 6 ay kadar) durdurabilirim/yapabilirim sanırım. mevzu bu yani. gidersem eğer, her gün, her dakika "ben burada napıyorum" u kesinlikle soracağım kendime orası kesin zaten.

eğer bütçe problemi yoksa (bkz: ninebot kickscooter max)

M365 ile volta birebir aynı gibi gördüm ben. Ben Xiaomi 365 Pro kullanıyorum, çok memnunum. Son hızı çok yüksek geliyor hatta, S modda kullanamıyorum tehlikeli olduğu için.

menzili daha kısa. bir de 365 gibi app ile kilitleme fln göremedim

iyi degil. tekerleri dolgu teker, tas dokersiniz.

Yazdıklarınızın içinde bulunan anahtar bir kelimeye gelmiş olabilirler. İstatistiklerine bakabiliyor musunuz bloggerdaki gibi ? orayı karıştırarak trafik kaynağını görebilirsiniz..

Daha cok iletisim sayfasina geliyorlar ama garip olani herhangi bir arama motorundan da gelmiyorlar. Referrer url olarak sitenin kendi adi var trafigin yuzde 98inde.

Site nisandan beri aktif ve o zamandan beri 1700 ziyaretci gelmis kendiliginden.

Kullandığın wordpress versiyonu ya da plug-in'lerden biri güvenlik açığı içeriyorsa taramalara takılıyordur, ondan geliyorlardır. Özellikle iletişim sayfasına geliyorlarsa form için kullandığın plugin i bi incele derim.

Iletisim formu da kullanmiyorum o da ayri bir sacmalik. Yalnizca bir metin var iletisim kisminda. Mail adresi var ulasmak icin acaba mail adresim olasi bir sizintida cikti da insanlar adresi mi aratiyorlar

günde milyarlarca sayfa görüntülenmesi oluyor. 1700 çok bir rakam değil. bir çekilde arama motoru vs indexlemiştir.

Annem birkac ay once maskeyle eldivenle yolculuk yapti. Bir sorun cikmadi. Eve varinca her seyini yikayip dus almis.

Ben de gelecek ay 13 saatlik yolculuk planliyorum. N99 maske arti siperlikle gidicem. Yemek ve su disinda ikisini de hic cikarmicam. Ben olsam 1 saatlik yolculukta yemek yemem su icmem. Bu arada evden cikar cikmaz maskenizi takin. Taa ucagin icine girmeyi beklemeyin.

uçaklar maalesef riskli. sıkıca korunun ffp3 maske ve eldiven gerekirse spirallik alın. kolay gelsin. yapacak bi şey yok.

1 hazirandan beri 20’den fazla uçuş yaptım hala hayattayım.

Havacılık sektörünün inanılmaz durgun olmasının sebebi direkt bu. Uçak 50/50 oranında içerideki havayı çevirdiği ve mevcutta virüsleri filtreleyecek bir sisteme sahip olmadığı için birisi virüslüyse topluca virüs kapıyorsun. Korona öncesi haftada min 2-4 uçuşu olan biri olarak tamamen otomobile döndüm.

Hocam ben de mecburiyetten bir buçuk saatlik 2yolculuk yaptım. n95+siperlik+eldivenle gittim. dönerken eldiveni de takmadım gerek yok diye.

Aslında maskelerini inatla 3 kez uyarmana rağmen çenesine indiren varlıklar olmasa gerilmeyecektim ama bu durum beni aşırı gerdi. Bir şey olmadı ama tabii ki şans.

Pegasus’ta Allah’a emanet hissettim ama THY yolcuları sanki daha dikkatliydi. Sanırım bunda THY’nin yolcuları belli bir sıraya göre uçağa alması ve gerekli uyarıları yapması etkiliydi. Pegasus Instagram’da kabin içindeki havanın beş dakikada bir mi ne tamamen yenilendiğini söylüyordu.

google maps'te istersen paralı yolları kullanma, feribot kullanma seçeneği var.
dediğin gibi gösterse güzel olurdu.

Maddiyati etkileyecek vaatlerde bulunmak yasal sorumluluk dogurur, o yuzden ne kadarlik benzin yakilir, yol parasi ne kadar tutar gibi seylere girme riskini almaz firmalar.

Yasal tarafini bir yana birakirsak, teknik olarak da zorluklari var. Ornegin her arac tipine gore yol kullanim bedelini canli olarak ilgili sirketlerden alinmasi gerekiyor. Kullanici arac tipini navigasyon sistemine manuel olarak girse bile sirketler bu veri paylasimini ucuncu taraflarla yapmaya yanasmayabilir. Yakit tuketimi konusu ile cok daha karmasik, oncelikle her otomobil ureticisinden model bazindan sehir ici, sehirlerarasi yakit tuketiminin alinmasi lazim. Ama bu bile gercek yakit tuketimini hesaplamaya yetmez cunku surucunun surus tarzindan aracin bakimlarina, lastik seciminden hava sicakligina kadar pek cok faktor var yakit tuketimini etkileyen. Ha hadi oldu da yakit tuketimini hesapladin, bu sefer yakit maliyeti icin sizin benzini nerden ne kadara aldiginizi bilmesi lazim. Yani bu surec dusundugunuz kadar kolay olmayabilir.

Yasallık bir tarafı yok. Gayet de yapılabilir aslinda app olarak.
Bir site var araba modelini yakıtını ve yakit fiyatini giriyorsun, sana yaklaşık yol masrafı miktarini soyluyor ve şöyle bir ibare var "ortalamadir, gerçeğe tam uymayabilir"

Site ViaMichelin ve şimdi baktım uygulaması da var ama aynı şeyi yapar mi bilmiyorum

Evet viamichelin uygulamasini denedim yapıyormuş

google mapsin "Kullanılmasın" seçenekleri işlevsel değil, tamamen iptal ediyor.

ya şu ekşicilerin bunu sen düşünemedin ama ben düşündüm triplerinden nefret ediyorum. madem yasal sorumluluğu var disclaimer yayınlar yada ortalama der geçer. varış zamanı için yaptığı gibi!! araba üreticilerinin kendisi paylaşıyor zaten yakıt tüketimini..

kısacası yok böyle bir uygulama.

Aynen hak veriyorum, denedin mi bu arada viamichelin'i?

Yandex paralı yolların ücretlerini gösteriyor.

yandex sadece köprü ücretini gösteriyor

türkiye de navigasyon o kadar kötü ki . devlet hastahanesi taşınalı 4 yıl olmuş, hala eski yerinde gözüküyordu firmaya mail atıp düzelttirdim. sık sık farklı illere giderim hepsinde de navigasyon kullanırım. öyle rezil,öyle başıboşlar ki . 2 sene önce kapanan yolları gösteren mi ararsın ? 3 yıl önce il'in ortasına koca refüj yapılmış, navigasyonda yok. anlat anlat bitmez. sen diyorsun ki köprü geçiş ücretleri niye yazmıyor :)

Olur,güzel olur.

onun yerine pedal destekli elektrikli bisiklet mi alsan acaba?

aslında kullananlar çok olumlu yorumluyorlar ama şu sıralar taksilerin şikayeti üzerine martı başta olmak üzere scooterlar için bir düzenleme/kanun/yasak bişey bişey hazırlığı içerisindeler, bence biraz bekleyin...

mi'nin pro'sunu al alacaksan. segway'inki daha uzun mesafe gidiyor ve daha konforlu diyorlar ama çok fiyat farkı var.
pandemi zamanı toplu taşıma kullanmamak için ben de 2,8 km yolum için alırım diyordum ama ofise dönüş daha belli değil, o yüzden almadım ben de. martı'yı denedim bikaç kere, en dikkatimi çeken şey zemin oldu. arnavut kaldırımından, bozuk yoldan, parkeden gideceksen inanılmaz bir titreşim oluyor. biraz hızlanınca tutamıyorsun bile ellerinle, güzergahına o gözle bak bir de.

Scooter'lar son derece tehlikeli acikcasi. Guvenlik ekipmani yok, fren yok, ses yok... O hızla dusup/carpip kafanızı bir seye çarparsanız beyin kanaması olursunuz. Kullanmayin, yazık etmeyin kendinize. Motosiklet kullanicisi olarak arabadan çok bunlardan korkuyorum. Taksicilerimizin de benim gibi guvenlik parametresinden dolayı şikayetçi olduguna inaniyorum şaka şaka onların ne kadar ** oldugunu biliyoruz. Onlarla ayni tarafta degilim.

Kesinlikle Pro'sunu al. Biz Xiaomi Pro'yu aktif olarak kullanıyoruz istanbul'da, eğer yol normal asfalt tarzıysa çok güzel gidiyor. Tehlikeli bir alet evet, o yüzden son hız kullanma + kask koruyucu vs tak derim. Düzenlemeden scooter sahipleri için bir şey çıkacağını sanmam, düzenleme martı tarzı işletici firmalar için gelecek diyollaağ. Keyifle tıngır mıngır gezersin.

Ben opetten veya shellden alıyorum. Kampanyası ise iyi hizmet almak(çalışanları,marketi,wc), kaliteli benzinle daha uzun mesafe gitmek ve yakıt kaynaklı sorunlar yaşamamak.

6-7 lira ödedikten sonra 10-20 kuruşa takılacaksam yürürüm veya motosikletle, elektrikli scooterla falan giderim daha iyi.

aynen öyle, katılıyorum o konuda benzin fiyatı hiç önemli değil. zaten kaliteliyse fazla fazla çıkarıyor ödediğiniz parayı

the coon +1

öncelikle shell yoksa opet.
İlla olay kampanya ise shellde puan birikiyor sanırım yakıt aldıkça.

olay kampanya hiç değil bu arada. ben aldığım 300 liralık benzinle en uzun mesafeyi gidebileyim istiyorum sadece. zaten sürekli benzin aldığım için bir yerlerde birikir bir şey. performansı ve uzun mesafeyi sağlayan benzin bana uzun vadede daha çok kazandırır

Shell yoksa bp zorda kalmadıkça başka almam.

Opet ve Shell tercih ediyorum, genellikle depomu şehir içinde popüler istasyonlarda dolduruyorum depoyu şehir dışı, köy, kasaba vs gibi yerlerden mümkün olduğunca yakıt almıyorum.

Yalnızca shell'den alıyorum. Fuel save gayet iyi, puan falan da birikiyor, marketi tuvaleti de baya iyi.

@the coon +1 shell al fazla götürse 1 km fazla götürür. opet sürekli ceza alıyor galiba bazı istasyonları ucuz mazot alıyor olabilir. ancak shellin kendi işleme tesisi var.

mersin susanoğlu denizi tam olarak böyle.

kibris magusa

Eskiden Antalya'da Phaselis öyleydi, yıllardır gitmedim.

Edit: (bkz: #109607909)

Susanoğlu +1

Datca’daki buklerden biri ama unuttum hangisiydi

Side jandarma plaji

dalgasız deniz zor ama adından anlaşılacağı üzere ölüdeniz olabilir. ama arka tarafı...

onun dışında koyların içine girdikçe olabilir.

ben iztuzuna gittiğimde saydığınız 3 kritere de sahipti.

son olarak gene muğla fethiye taraflarındaysanız tekneciler/yatcılar sakin temiz koylara sizi götüerbilir.

Ölü deniz cennet koyu

Balıkesir sarımsaklı. Suyun buz gibi olmasını önemsemezseniz tam istediğiniz gibi.

Didim- Altınkum

didim - altınkum +1 demeye geldim.

Marmaris kız kumu

siz kabatepe/gelibolu demek istediniz sanırım. hayır işin tuhaf tarafı sıcak birde su :) afedersiniz çiş ılığında

Didim Altınkum +1

Patara plajı da böyledir, hem de geniş baya. Dalga kısmı mevsimine göre değişir.

oludeniz kum gibi degil tas gibi, ic tarafi kum ama su cok sicak olugu icin pismis algisi yapabilir. cok kalabalik oldugunda da pis oluyor ben sabahtan giderim hep.

susanoglu
dalyan da tekneyle gidilen koy, gol tarafi da var. dalgasi guzel dalga, doven tarzda degil. derinligi de guzeldi.
pataraya cocukken gittigimizde annemler bizi yuzdurmemisti. sebebini hatirlamiyorum. akinti vardi galiba

Bozcaada

tasarımları uzun yıllardır pek değişmediği ve hep küçük dokunuşlar yaptıkları için ben de dahil birçok insana öyle geliyor. hele beyaz rengi arçelik buzdolabı. neyse ki son zamanlarda farklı lansman renkleri var da en azından değişik renkler çıkıyor sokaklara.

ayrıca iki arabayı uzaktan görünce ayırt etmek dahi çok zor.

polo dandik ama golf fena değil. ikisi de o paraları haketmiyor bu konu çok net bence.

Highline modelleri bana daha güzel görünüyor. LED far sistemi ve gündüz farları aracı güzel gösteriyor. Ama bunun dışında araç çizgileri, tasarımı vs. ben de çok beğenmiyorum. Yine de daha iyi tasarımlı Seat Leon yerine VW Golf'ü tercih ederdim fiyat olarak arada uçurum olmasa. Çünkü Golf sınıfının en konforlu aracı bence. Premium markaları bu değerlendirmenin dışında tutuyorum (BMW, Mercedes, Volvo vs.).

Gerçi golf fiyatıyla Premium araçlara kafa tutuyor ama Leon, Astra, Focus, Corolla (Auris) gibi modellere kıyasla bence kullanımı çok daha konforlu.

tasarım yönünden öyle bir iddiaları olduğunu zannetmiyorum. genç arabası, yeni evli arabası gibi geliyor bana.

Yaklaşık 1 sene kadar Polo kullandım araba orta paketiydi ve tam donanımlı degildi ama çok konforluydu. Manuel vitesti ama uzun yolda bile yormuyordu.

Şimdi Japon arabası kullanıyorum, otomatik vites ve tam donanımlı ama Polo konforu yok.

Polo wv’nin en alt segment arabası, Golf de onun bir üstü. Avrupa’da insanlar araba sürmeyi öğrenmek için bunları kullanıp daha sonra başka modellere yöneliyor. Haliyle üreticisi için görüntüsü çok önemli değil, önemli olan konforu verebilmek.

Evet basitler. Ben biraz Apple'a benzetiyorum vw modellerini.
Polo-Golf-Passat ve Bora kullandım. Hepsi Manueldi. Sorunsuz, güvenli, konforlu ve dayanıklı olduklarını düşünüyorum.
Fiyatları maalesef ki yüksek. Diğer araçlar da şu dönemde oldukça yükseldi bu arada.

Evet VW grubu genel olarak çok mütevazi araçlar üretiyor. Sadece VW değil, Audi, hatta Porsche bile çok düz. Ben öyle daha çok seviyorum, bu yeni honda civic'ler gibi spor arabamsı abuk subuk tasarımlar hoşuma gitmiyor. Çok dikkat çekmesin, çok değişmesin, radikal olmasın istiyorum. Benim gibi düşünen çok insan var.

Gidip çekilebilirsiniz.

herhangi bir koruya gidip izin vs almadan çekinebiliyoruz yani

çoğu yerde özel izin gereklidir. hatta girişlerde filan tarife yazar. ama özellikle kafanızda bir yer varsa arayıp sorun, sonra sıkıntı yaşarsınız.

coronadan dolayı şartlar değişmiş olabilir. gitmeden önce arayın +1

Genellikle para istiyorlar.

şirince köyü, selçuk efes antik kenti.
merkezde araca fazla gerek yok. yüzmek ve ortam için jade club iyidir(paralı).

Milli Park'a da bir gün ayırın mutlaka. Parka girmeden sol tarafta Zeus Mağarası vardı. Oraya da bakılabilir ama bu pandemi sürecinde orası nasıldır bilmiyorum. Milli Park baya güzel bir yer ama tavsiye ederim.

Kaçın hocam ordan bi cacık yok orda, full korona oralar

Güzelçamlı milli park, Doğanbey köyü, karina balıkçısı (ortam güzel, hizmet değil)

miracle beach duruyosa gidin keyiflidir. bütün gün hatta gece güzel geçer.

Efes antik kenti ve millli park dışında hiç bir şey yok. Eğlence falan yapalım dersen tam ölü bi bölge. Yaşlı mekanı.

valla ada çok kalabalık tadı duzu yok denizide çok dalgalı. bişey yapma sahile git yat. bu sıcakta efes şirince vs gezilmek. milli park çok kalabalık bir şey de yok.

mantıklısı şu. kopruyu kesinlikle kullanma. negmar ile geç. vapurdan sonra istersen bursaya çıkışına kadar otobanı kullanabilirsin. 30-40 lira birşey. bursadan sonra 110 a koy aracı bas izmire kadar. öyle 50 ye 70 e radar koymuyorlar o yolda. 110 nun üstünde öpüyorlar ama. Bursa- İzmir arası en az 3 radar görürsün.

Bence en mantıklısı osmangazi köprüsünden geçip bursaya kadar otoyolla git. Ardından bursadan sonra yeni otoyoldan devam etme eski yoldan git. bu şekilde 150 lira gibi bi tasarrufun olur.

Evet köprü pahalı kabul ediyorum ama alternatifleri de ucuz değil. Yenikapı-Yalova ido arabalı vapuruna da neredeyse aynı fiyata geldi bana geçen hafta. (2 kişi + 1 araç 130 tl verdik vapura. 50 lira yakıt tasarruf etmiş olsam vapura 80 tl vermişim.)

Körfezi dolaşmak çok yorucu kesinlikle önermmiyorum.

körfezi dolaşma. Yenikapı yalova yapabilirsin
130a geliyor veya eskihisar topçular olur o da 80.

sakın körfezi dolaşma bir kere yaptım hayattan soğudum.

Ben de köprüden geçip, otoyolu kullanmamaya çalışıyorum. Köprü gerçekten zamandan çok tasarruf ettiriyor ama istanbul izmir otoyolu eğer bayram falan değilse gereksiz. Körfezi dolaşmak gerçekten çok zaman kaybettirir. Osmangazi'den sonra ilk çıkıştan çıkıp mavi tabelaları takip edeceksin.

kesinlikle köprü + mavi tabela. hız sınırları dahilinde gidicem diyorsan eğer kaybın en fazla 1 saat olacak. yalnızca köprüye para vermiş olacaksın.
körfezi dolanmak saçmalık her halükarda gölcük taraflarında şehir içinde çok oyalanacaksın ve ekstra kilometre yapacaksın.

ben karacabeyden sonra hiç otoban kullanma gereği duymuyorum.

neredeyse iki haftada bir gidip geliyorum, hiç ceza yemedim. hatta yarın tekrar gidicem.
ama hız sınırları dahilinde gitmek hepimizin sağlığı için en iyisi. yarım saat geç gidiver bişey olmaz dostum ya.

Sadece otoyol maliyetini düşünme. Rdar riski hariç sürekli dur kalk var, aracın yıpranma payı var, stres var, yakıt tasarrufu var, vakit tasarrufu var,vs.

En rahatı ve hem araç hem sürücü dostu olan yeni otoyol+avrupa yakasındaysan mudanya-yenikapı ido. Anadolu yakasındaysan da yeni otoyol+eskihisar topçular arabalı vapuru.

mantıklı bence dükkanda alabilirsiniz

Kendin oturmayacaksan bence çok mantıklı değil. Döviz bazında daire fiyatları yıllardır sürekli düşüyor. Paranın dolarda kalması bile daha mantıklı bir çözüm olabilir.

Mülk al. Ev olur dükkan olur. Kesinlikle al

ben kesinlikle almazdım, kira getirisi garanti değil. kiracı ile sorun yaşarsın.ödemez, evi hor kullanır, aidat ödemez sana kalır, kira ödemeden kaçar vs vs.

bunlar bizzat yaşadığım problemler oldu ve yatırım için ev almaya tövbe ettim.

ayrıca şu an ev fiyatları ciddi bir yükselişte. uzun zamandır olmadığı kadar yükseldi, kredi faiz indirimleri, ödeme kolaylıkları vs derken fiyatlar çok arttı. 4 ay öncekine göre %10-20 arası artmış durumda genel olarak. yatırım için doğru zaman da değil.

uzun vadede değerlendirecek olursan da, zaten dövize karşı mülkün daha fazla değer kazandığı durumlar çok istisnai şeyler. genel olarak döviz fiyatlarının hep altında kalmış ev fiyatları.

Seçim size ait ama Türkiye'de yatırım için ev alınmaz şu ara, oturmak içinse alabilirsiniz ama yatırım olsun diye alıyorsanız çok yanlış bir zaman. Ev fiyatları olması gereken değerin çok çok üstünde, kredi faizleri düşük olduğu için inşaat firmaları en az %20 / %30 koydu fiyatlara faizler yeniden yükseldiğinde aldığınızın çok altına inebilir fiyatlar üzülürsünüz.

Diğer taraftan yatırımcılar ev yatırımı için şöyle bir hesap yapar, eğer aldığınız gayri menkul amortisman süresi 10 yılın üzerindeyse o mantıklı bir yatırım aracı değildir. Hesaplayın bakalım aylık 2500 TL'ye kiraya verdiğinizde kaç yılda amorti ediyor ev kendini?

Şuraya da şunu bırakayım size fikir verir :
www.youtube.com

@solo turkiye'de 10 yilda amorti eden ev yok ki. 1000 lira kira getiren 120 bin liralik ev goster 4 tane alayim:)

benim bildigim kira katsayisi 212. yani 212 bin liralik bir evin kira getirisi en az 1000 lira olmali ki mantikli bir yatirim olsun.

"Döviz bazında daire fiyatları yıllardır sürekli düşüyor." +1

şu anda gayrimenkul pahalı. neden pahalı? çünkü krediler ucuz. pahalı gayrimenkul alıp cefasını çekeceksen, ucuz kredi alıp sefasını da çek.

şöyle yap bence. elindeki paranın yanına bir miktar da kredi çek ama öyle bir miktar çek ki, kredi taksitleri evin kirasına denk gelsin. ilk 1 sene kafa kaya gel, sonrasında para kazanmaya başla. çok kabaca hesap yapayım:

2000-2500 lira kira beklentin varsa, 700bin lira kadar bir paran vardır. bunun yanına 300bin - 400bin kadar daha kredi çek. 10 sene vadeyle ayda 3000-3500 lira civarında ödersin diyelim. 1milyona 1.1 milyona alacağın evin kirası da o civarda olacaktır. 3250 kabul edelim.

ilk sene kafa kafaya , ikinci sene ayda 325 lira, daha öbür sene ayda 682 lira, daha öbür sene 1075 lira cebine para kalır. sonra 1508 - 1984 - 2507 - 3083 diye gidiyor. 9.senede 3716 olarak kredi taksidinden daha fazla oluyor. 10.senede 4413 kalıyor cebine. 11. senede ise evin kirası yaklaşık 8500 lira olmuş oluyor ve hepsi senin oluyor. evin değeri de 2.8milyon lira olmuş oluyor.

@baldur2, Türkiye'de öyle bir ev olmadığını yazdım işte ben de Türkiye'de yatırım için ev alınmaz, İlla gayri menkul yatırımı yapacaksan daha iyi seçenekler var misal KKTC bunlardan birisi aynı paraya aldığın evi 10-15 yıllık amortisman süresi ile KKTC'de alabilirsin Türkiye'de bugün en iyi şartlarda 20 yıldır bu süre.

hiç mantıklı değil. ev fiyatları yüzde 10-15 civarı zamlandı. nakit paran vardıysa bu kredi olayı çıkmadan alacaktın bence. bu kredi oranları hep böyle devam etmeyecek sonucta, faizler yukarı cıkınca ev fiyatları da düşecektir diye umuyorum. ama şöyle birşey de var. tl böyle değer kaybetmeye devam ederse ev fiyatları sabit de kalabilir. ben olsam almazdım, sana benzer durumum var almıyorum zaten

@monicapp
tam alacaktim bu faiz kampanyasi ortaya cikti.

Kankacim ben daire aldım çok pişmanım. Oturmayacaksan alma derim naçizane. Altın döviz ne alırsan al ama ev alma.

Arsa al bilen biriyle görüş fikir al en mantıklısı

Bire bir aynı durumdayız. Ben de tam niyetlendiğimde faizler düştü, fiyatlar uçtu. Almayı düşündüğüm dairenin muhitindeki fiyat endeksine baktım. Dolar bazında aynı yere gelmiş. Çok mantıklı değil şu anda almak.
Emlakçılar da çok katakulli çeviriyor bu aralar.

şunu da ekleyeyim, ekonomi kötü kiraya verdiniz kiracınız ödeme yapmayabilir, geciktirebilir, davalık olabilirsiniz. bunun dışında her sene neredeyse 1 kiraya eşdeğer vergisi de var. aldığınız zamandan itibaren 5 sene içerisinde satmaya kalkarsanız yüzde 20 ek vergisi var yanlıs hatırlamıyorsam. bilemiyorum tabi ben hep kötü taraflarına odaklanıyor olabilirim

soyle bir sey var arkadaslar:
bu para 3-4 senedir zaten oyle duruyor. sadece dolarda durdugu icin turkiye'de ev alma ihtimalim epey artti, bu firsati degerlendirmek istiyorum aslinda. ama dedigim gibi hicbir zaman oturmayacagim bir ev olacak. sirf kira getirsin. maksat bu. kira gelirine ihtiyacim yok, direkt olarak da altin alacagim. evet dolar bazinda dusuyor evin fiyati ama dolarin 10 lira olmasi da sanki yabancilarin da isine gelmez gibi. ben ekonominin cok cok dip yapip uganda, kambocya seviyelerine gelecegini sanmiyorum. ayrica zaten turkiye'ye donme planim oldugu icin, donunce satip is kurmak da mantikli bir olasilik gibi geliyor bana.

edit: aslinda dolarda kalarak hayvan gibi kar ettigim acikca ortadayken, bu parayi eve yatirarak kendim kasiniyor da olabilirim sanki.

Ben yurt disina cikacagimi bilmeden ev aldim, bilsem almazdim. Kira zamlanmasina ragmen 5-10 yil icinde doviz bazinda evin getirisi neredeyse yari yariya dustu.

Zaten yurt disindasiniz anladigim kadariyla, o yuzden getiriyi goturuyu TL ustunden hesaplamayin yanilirsiniz. Yukarida bir arkadas demis su kadar zaman sonra ayda cebine su kadar TL kalacak diye. Iste o hesap yaniltici zira siz ev kirasina TUIK oranlarinda zam yapacakken doviz TUIK oranlarina bakmadan yukselecegi icin kira geliriniz her sene duzenli olarak dusecek.

enflasyon yıllık %25 . düşün taşın kira gelirin yıllık %25 oluyorsa al yoksa zarardasın . benim de evim vardı sattım altın aldım . ciddi karım oldu . o ev dursa ne kirası ne değer artışı o kadar kazandırmazdı . bana sorarsan taşınmaz tam karın ağrısı . şimdi burada evi barkı olmayanlara cazip geliyor da başına geldi mi öyle değil.

ukraynada turist vizesi ile ev alinabiliyor, dolar ile kira getirisi saglayabilirsiniz ustelik avrupada en iyi yatirim geri donusumu suresine sahip ulkelerden biri

Kredi ile al
Dolar bozup alma

birine sadece business class bileti olanlar + elite plus sahipleri girebiliyor. diğerine de elite kart veya star alliance gold sahipleri girebiliyor. ilki daha kalite, ikincisi daha dandik.

bazı telefonların yedek parçası kendisinden pahalıya gelebilir. eski telefonun değeri düşüyor ama yedek parça fiyatlarının düşmüyor genelde.

Kardeşim bu işleri çok sever. Adamın hobisi hasarlı telefon tamir etmek. Gayet yapılabilir bir şey. Küçük aletleri falan oluyor alır yaparsınız.

Gayet güzel bir fikir, elinizden geliyorsa yapın gitsin derim.

durust ticaret yapacaksaniz girisin. ama bu sekilde telefon yapip, isinde insanlarla durust olan cok az insan var.

şehrin bitpazarı bulunduğum mahalleye taşınmış yakınlarda. bunu da bir işaret kabul edip girişiyorum. pazar günü kuruluyormuş gibi parça niyetine kullanabileceğim bir şeyler var mı bakacağım. yoksa aliexpress den parça siparişi vereceğim. tr inanılmaz saçma fiyatlar yazmışlar parçalara.
trden parça alıp yaparsam kâr yapmam imkansız gibi duruyor.

Aile hekimine gittim. Kan aldılar. Gidip bi de verem savaştan röntgen çektirdim.
Yer istanbul ataşehir. Tarih birkaç hafta önce.

Testlerin tam listesini vermediler ama bulaşıcı hastalıklar, kalıtımsal hastalıklara bakıyormuş, bi de benimki kolesterola falan da baktırdı, bilgi verdi.

Her belediyede durum farklı. Arayıp bilgi almanız lazım ya belediyeyi ya da rapor verecek kurumu.

volvo benim gözüme daha hoş geliyor ve peugeot'ya göre daha sağlam bir imajı var. ben volvo'dan yana tercihimi kullanırdım.

karşılaştırmalarda pejo daha donanımlı gözüküyor. volvo hastası olmama rağmen bu ikili arasında pejo alırdım.

Teneke pejo mu
Tank volvo v40 mı

Ama 3-4 kişilik bir aileysen
Bagaj senin için önemliyse, kapalı otoparkın varsa, satarken hemen (2-3 güne) satman lazımsa,

Pejodan devam

3008 alırdım. volvo piyasası yok, yedek parçası yok, bi yeri bozulsa doğru dürüst ustası yok.

dedigin gibi cok farkli arabalar, ikisinden biriyse volvo diyorum

Volvo elbette.

1-2 kişiysen yere yakın seviyorsan volvo

3+ kişiysen yükseklik ve hacim lazımda peugeot

v40 içi dar bagajı küçük. 3008 daha yeni ve şuan piyasada aşırı popüler. Pek bir eksiği yok. 3008 alırım.

3008

Yeni kasaysa kesinlikle 3008.

İnanılmaz piyasası var. Koy ilana hemen sat.

İkisi de sıfır mı? İkisi de sıfırsa tabii ki volvo alırım.

Kesinlikle 3008 abi, V40 yeni kasa daha gelmedi çook eskidi artık o, allure veya gt olsa bide tadından yenmez. Yeni kasa 3008 tabi 2016 üstü sanırım

ben de volvo hayrani ama pejo alirdim volvo turkiyede sikinti

3008

Kalp V40, beyin 3008 diyor.

V40.

güzel planmış. ben virüsten hala çok korktuğum için yapamazdım muhtemelen.

süper fikir. ne kadar uzun süreli evden çalışma planı yapılıyor?
yazın iyi de kışın sık gezemezsin.

muhtemelen bir, iki yil surecek; ama ofis maliyet tasarrufu patronun agzinin suyunu akittigi icin devamli olma ihtimali de var.

Plan güzel de, 3 ay sonra şirket ofise dönün derse ne yapacaksınız ?

atlayip donerim. istanbul'da annemlerin evi var. ev bulana kadar orada kalirim.

e siz yapmissiniz plani, az biraz paranizda varsa yapin tabi neden olmasin.

dikkat edilecek bir iki husus var, bir iki aylık ev kiralama yıllık kiralamadan daha pahalıya gelir size, bununla beraber küçük yerde (şehir dışındaki ilçelerde/mahallelerde) aylık ev kiralamak zor olur ev sahibi güvenmez hırlımısın hırsızmısın, kaçakmısın diye. dolayısı ile ben olsam önce gideceğim yerde 2 aylık bir ev bulurdum, sonra bu evin kapatılması son kirası eşyaların satışı vs. ile uğraşırdım en son olarak da taşınırdım, taşınırken daha ev bakmak zorunda kalabilirsin. yine küçük ilçelerde eşyalı ev bulmakda sıkıntı olabilir.

eğer aracın var ise şanslısın ama araçta kamp yaparak çalışabilirsin.

Valla paran varsa plan süper. Ben de aynı moddayım, evli olmasam şimdi tura çıkmıştım bile.

superbox modem sadece fiber altyapı ile çalışıyor- sanırım- biz fethiye için bunu sağlayamadık vdsl aldık. adres bazlı superbox sorgusu yapılabiliyor

dediğinizi dünya yı gezerek yapanlar var. dijital göçebelik deniyor.

görüyor ve arttırıyorum. karavan alın, hiç ev bulmak kiralamak vs ile uğraşmayın. beğendiğiniz yerde çekin kenara karavanı, atın şezlongu kurun laptopu oh miss. gittiğiniz ev temiz mi sizden önce coronolı biri hapşurdu mu derdiniz de olmaz.

Ya daha önce başka yerde oldu siz farketmediniz.
Ya da görüntülere 2-3 dk arayla değil de 15-20 sn lik aralıklarla bakmanız lazım ki biraz daha ayrıntı edinmiş olursunuz.
Zaten düşünüldüğünde parktan çıkan bir araç 1 dkda bile oldukça uzaklaşır o bölgeden. Aracın çizildiği noktayı en iyi gören kamera ile yeniden bakın derim.

Hocam bulup ne yapacaksınız ki? Neredeyse silince geçecek bir hasara benziyor. 8 saatlik görüntüyü saatlerce izlemektense 5 dkda yaptırır geçerdim herhalde. Buna kasko bile bakmaz.

aldığınız 8 saatlik görüntüyü,hızlandırılmış şekilde, kesintisiz izleyeceksiniz. kamera programında 2x, 5x, 8x diye hızlandırma seçenekleri olur. iş yerindeki bir ara bakmıştık, programından hızlıya ayarlayarak 8 saati 26 veya 46dakikada izlemiştik. diğer türlü çok uğraşırsınız, nokta atışı yapayım derken kat kat daha fazla zaman harcarsınız.

hasarı da pasta cila vs gibi yöntemler çözmez mi? bi ustaya gösterseniz ? ya da buradan bile bilenler vardır, arada böyle sorunlar ve cevaplar görüyordum.

dun benzer sekilde arkadan carpmislar bana da; bundan biraz kucuk cizik var, arkamdaki araba belli, plakaligi ile vurmus ama kabul etmiyor ben yapmadim diyor. bulsaniz bile bir sey cikmaz, vicdan meselesi! gecmis olsun

urun.n11.com

Çabanızı takdir ettim. Çizik için. Benim arabamın çamurluğunu göçertmişlerdi park halinde hiçbir şey incelemedim.

Profesyonel olarak ilgilenmeyen kim varsa, köşeye attı duruyor.

xiaomi'nin veya sjcam'in modelleri vardı ben aldığımda daha uygun muadiller olarak. sörf yapıp belgesel çekmeyecekseniz fazlasıyla yeterli bence. onlara bir bakın derim hala varsa

Bana erkek arkadaşım cok istiyorum diye 5 sene önce hediye almıştı; toplam kullanma sayım 5i geçmedi. Hatta tatillere giderken unuttum bile yanıma almayı, köşede duruyor.


He satalım deyince de 'ben bunu kullanırım, çok seviyorum' deyip kıyamıyorum da. Bekliyor öyle.

2016 yılında hiç aklımda yokken n11'de görmüştüm, ucuz da gözüktü gözüme, sjcam 5000 aldım. Tüm bağlantı parçaları dahil 250 liraydı. Araba camı vantuzu ve kafa bağlantı kayışıyla 300 tuttu toplam.

Dört yıldır canını çıkardım aletin, su geçirmez korumasını eskittim de yenisini aldım. Manyak su altı su üstü fotoları ve videoları çektim, hiç de kenara atmadım. Bisiklet motosiklet vs kullanmadığım için kışın çoğunlukla atıl duruyor evet, ara sıra araç kamerası yapıyorum uzun yolda falan, ama yaz gelse denize gitsem de kullansam diye can atıyorum.

Hevesiniz varsa, gopro falan pahalı modellere girmeyecekseniz, uygun fiyatlı olanları hiç de gereksiz harcama değil. Ha 200 lira demişsiniz, söylediğiniz şartlar içşn bence fazla ama ucuz modeller gayet işinizi görecektir.

gereksiz.

Action cam aldıktan sonra çok da actionlu bir hayatım olmadığını fark ettiğim için köşede duruyor. Bu işin zor kısmı çekmek değil, montajıyla uğraşmak.

Ankara'daysan next aee var. İşini gör geri ver yazık o kadar paraya bir işe yaramiyorlar.

roket adam +1
Kimse alırken o kısmını düşünmüyor ama oturup saatlerce video editlemeyi düşünmüyorsanız, bunları paylaşacağınız bir mecranız yoksa hiç bir anlamı yok.
Ben normalde fotoğraf insanıyım. Bir ara seyahatlerimi videolaştırmayı denedim ancak düzgün yapmak için gereken mesainin çok fazla olduğunu anladım.

Evet video edit kısmı önemli olan kesinlikle katılıyorum, videoları güzelleştiren o kısımlar aslında. Evdeyken uğraşılır akşamları sıkılmam ben şu ürünü araştırırken bile bilmem kaç tane video izlemişimdir.

6 ay evden çıkamam hakkı değil de. 6 ay içinde boşaltma zorunluluğu diye düşünün.

evi aldıktan ilk 1 ay içinde mutlaka noterden ihtarname göndermelisin. yoksa eski sözleşmeyi kabul etmiş sayılırsın.

İhtarname gönderildikten sonra eğer kira sözleşmesinin bitimi 6 aydan uzun süreli ise kiracı 6 ay içinde evi boşaltmalıdır. Kiracı evden çıkmayı kabul etmiyorsa dava yoluyla tahliye edilebilir.

ihtarname standart bir metin mi yoksa süre/vade olayı haricinde içine biz de ibare, talep gibi bir şey ekleyebiliyor muyuz?

Almadan önce konuşsaydınız keşke kiracıyla. Kanunlar aşırı derecede kiracının yanında bu durumda. Tamam kardeş ben çıkmıyorum dava aç dese bir sene de dava sürse en az 1.5 - 2 sene uğraşıyorsunuz.

Benzer bir durumda kendisine iki kira bedeli kadar taşınma parası ödedim ve ancak öyle çıkartabildim. Şu anda halime şükrediyorum, korona sürecinden hemen önceydi yeni olsa hayatta çıkmazdı adamlar.

evi satan şahıs önceden haber vermiş kiracıya. satacağım, almak istiyor musun diye sormuş kiracı da istememiş. sonra biz satın aldık. kiracının evin satılacağından haberi var. dediğim gibi kanun elbette kiracıya bazı haklar tanıyordur. iş inada binerse uğraşırız tabiki ama uğraştırırız da. adam gibi uyarıyoruz. kanunun tanıdığı süre boyunca kalsın, ama sonrasında çıksın diyoruz biz de..

siz de borca girip oturmak için almışsınız. durumunu anlıyorum ama şuanki durumda kiracının hiç ev alma şansı yok. bu yüzden biraz da empati yaparak, konuşarak bu durumu çözmenizi tavsiye ederim. eğer zıtlaşırsanız sen de o da gereksiz sinir ve takıntı yapaacak ve işleri iyice yokuşa sürecek.

Noterden cekeceginiz ihtarnamenin suresini kacirmayin.Ustte yazilmis.

Normalde kiraciyi cikartmak zordur ancak sizin durumunuzda ev sahipligi degistigi icin ve oturacak yeriniz olmadigi icin daha kolay olur diye tahmin ediyorum.

Sakin yumusak davranip anlasirim ihtar cekmeyeyim demeyin

İhtarnameyi bugün çekeceğiz. Kiracıyla bugün görüşüldü, ta 2021 mayıs sonu demiş. Kiracının yazlığa gitme durumları filan da varmış. Biz bugün hemen ihtarnameyi çekip ilk adımı atacağız. peki ihtarnamenin eline ulaşmaması durumunda ne oluyor? Bir de ihtarnameyi çektikten 6 ay sonra dava açılmak zorunda mı yoksa o insiyatif bizde oluyor mu? Yani 6 ay değil de 7-8 ay

Sözleşme bitene kadar çıkaramazsınız. Sözleşme sonrası da işi yokuşa sürme ihtimali yüksek.

O yüzden avukata danışmanızı öneririm. İhtarnamenin usülüne uygun yapılması ve avukat dili ile uyarılması karşı tarafa daha söz geçirici oluyor.

İhtarname bundan sonraki sürecin dayanak noktası olacak. Kıyın paraya avukata hallettirin ihtarnameyi.

ala ala oturmak için kiracılı ev mi aldınız zilyon tane evin arasından :) çok uğraştırır, çıksa bile çok afedersin içine sıçar o evin çıkmadan.

@inancsiz deve sadece boş evler mi satın alınıyor? :) ev sahibi önceden haber vermiş. "Evi satacağımm, almak istiyorsan sen al yoksa başkasına satılacak bu ev" demiş. Adam da belki maddi durum belki de canı istemediği için almamış evi. Şimdi zaten pat diye evden çıkmasını beklemiyoruz. İnsanlık hali. Biz de kirada oturuyoruz ve hem ev sahibimiz hem de biz mağdur olmayalım diye ev sahibimize çıkacağımızı söyleyemedik durum netleşmediği için. Satın aldığımız kişi kiracıyla olan kira sözleşmesini gönderdi. 1 ekim 2017 tarihli. Aksi durum olmadığında her 1 Ekim'de otomatik olarak 1 sene daha uzuyor kira sözleşmesi. Biz de hemen ihtarnameyi çekip önümüze bakmak istiyoruz. Çünkü satın alma sonrasında 1 ay geçince otomatik olarak kiracı 1 sene hak kazanıyor.

Evi aldiginizda, kiracinin sahip oldugu kontrat iptal olmaz, size devredilir.
1 ekim'deyse, o tarihe kadar oturma hakki var.
O tarihte cikmasi, sozlesmenin yenilenmemesi icin ihtar cekeceksiniz.
Daha erken cikilmasi istendiginde tasinma masrafini karsilamaniz gerekir.
Dava acarsaniz evde oturmaya devam eder dava suresi boyunca.
Kirayi da duzgun odemeye devam ederse, cok ugrasirsiniz.

Mobildeyim, degisiklik yapamiyorum.
Kanun degismediyse 6 ayda cikma falan diye bir sey yok.
O zaman kiraci neden sozlesme yapiyor?
Mal sahibi cani sikildikca evi satarsa 6ayda bir tasinmak gerekir, insanin guvencesi olmaz.
Ayni sey kiraciyken benim basima geldi birkac yil once.

Normal kontrat tarihinde cikmasi icin ihtar cekip bekleyeceksiniz, daha erken cikmasi isteniyorsa tasinma masrafini karsilayacaksiniz.

windowsun kendi defender programı yeterli

kaspersky internet security tek geçerim. windows defender yeterli olsa birkaç on milyar dolarlık endpoint security pazarı olmazdı :)

çok çok antin kuntin işler yapmıyorsanız, çok değerli bilgiler saklamıyorsanız bilgisayarınızda windows'un kendi defender'ı gerçekten fazlasıyla yeterli.


diğerleri gereksiz yük oluyor bilgisayara. en son ne zaman kullandım virüs programı hatırlamıyorum gerçekten. bilgisayarı yormayacak virüs programı yoktur. o sebeple olabildiğince kaçınmak lazım. kurumsal vs. bir bilgisayar değilse cidden gerek yok .

Avira Antivir, senelerdir ücretsiz kullanırım.

antivirüs programları bilgisayarın en ücra noktalarına dahi ulaşabiliyor. geçmişte bazı antivirüs programlarının bu yolla veri hüplettiğine dair haberler çıkmıştı.

windows defender ev kullanıcısı için gayet yeterli. şirket sahibi değilseniz tırıvırı virüslerden tehditlerden vs. korur sizi. hiç bulaşmayın derim diğer firmalara.

Gerilemeyecektir 0 ve 2.el konut satışları hızlandı sarı sitede her gün ilanlar eksiliyor.müteahhitler yeni projelere başlamıyor başlasalarda maliyetler arttığı için fiyatlarda gerileme olmayacaktır

Şuan ki duruma göre ucuzlamayacağını düşünüyorum, 1-27 Haziran arası neredeyse 100k konut satışı olmuş, normalin 15 katı demek bu.
Büyükşehirlerde ev almak hayale doğru yol alıyor

Dolar değil ki bu gerilesin..Milletin malı çok değerli.. Antalyadan örnek vereyim şubat ayında 230 binliraya istenilen 1+1 ev 5 ay geçti 320 bin oldu. Alan her türlü alıyor.. Doğru zamanı bekleyen de her zaman zarar etmeye devam ediyor. Malesef durum bu. Üstelik arapların rusların almanların vs.. Türkiyeye henüz gelmemiş olmasına rağmen böyle..

Son 10 senede fiyatı gerileyen herhangi bir şey var mı türkiyede :)

Fiyatlar şişik geldi bana biraz, işçilik haricinde yazılanlarda da işçilik dahil fiyatlar gibi. Yağ yakan motor hemen belli olur, mavi mavi duman atar. Bir de bunları sana sormadan mı yaptı, değilse sorması gerekirdi. Bi telefon açıp şunlar şunlar var, şu kadar tutar, yapayım mı diye. Bana kalırsa ustanı değiştir.

araba kaç model? marka ne? hangi sanayide bu usta?

Uzun yol için de pek sıkıntı olmaz, yüksek devirde kullanıp aracı zorlama ve yanında yağ bulundur. Ara ara ölçüp eklersin.

Araç Kia Picanto arkadaşlar. 2006 model. Yazmamışım kusura bakmayın. Sanayi Kartal Oto sanayi. Bana yapayım mı diye sordu açıkçası. Tek tek foto da attı. Ben tamam dedim ama fiyatı yüksek bulduğumu söyledim. 1800 den 1600 'e düştü. Bunlar elzem değişimler midir? Yağ yakma mevzusu kafama takıldı. Dürüst olup olmadığını anlamadım. Bütün gün bunları değiştirmek yerine nasıl yağ yakmaya odaklanmadı. Gerçekten fark etmedi mi yoksa sallıyor mu kafama takıldı açıkçası.

Yağ yakma aslında büyük bi sorun ama sen yine de başka bi ustayla daha konuş.

benim arkadaşım yağ yakan getz ile 900km gidip geldi. yağ yakma o kadar sorun olmaz ama uzun vadede baktırman gerekir.

Yani simdi kimsenin gunahini almayim ama bana biraz pandeminin acisini cikaran esnaf gibi geldi. Her sene rutin doldurdugum klima gazi icin (kacak var farkindayim) bunda kompresor arizasi var, 600 TL dedi, bir de doldurdugu gazin parasini alip yolladi hafta ici gelirim dedim gittim. Oncesinde sigorta kutusunu acti bir seylerle oynadi kapatti. Dedigim gibi kimsenin gunahini almayin ama sanki esnaf su siralar tuttugunu sevmeye calisiyor gibi.

Siz yine de dikkatli olun.

nası yağ yakıyormuş ? yağ yakan arabayı motor indirmeden nasıl 3000'e tamir edecekmiş ?

yağını kontrol et azaldıkça ekle. egzos sistemi ve doğayı kirletmek dışında kolay kolay bişey olmaz. bir de yolda hararet yaptırmamaya dikkat et. yağ yakması için motorda ciddi aşınma segmanlarda boşluk vs. olması gerek.

ön amartisör revizyonu ne acaba ? bir de sonradan iscilik almis; 2 tane ön amortisör degistirdim subat gibi (5 yillik arac), 1-2 ufak parca daha degistirdi ve 1.100 lira odedim iscilik dahil hepsine (sanayi). bu adam revizyona iscilik haric 353 tl demis; diger parcalari filan bilmem ama firmalarin yerleri pahali ok ama garantisi filan oluyor en azindan ama bu tip yerlerde ne kitlerlerse kitliyorlar bence. tanidik filan olmasi onemli degil, arabalardan anlamiyorsan gecmis olsun opuyorlar

Arkana bakmadan uzaklaş oradan.

Kia-Hyundai grubu araç kullanan biri olarak , genel olarak sert bir ön düzene sahip araçlardır. şu olay için arka amortisör deseniz doğrudur derim . Ama ön çok çok zor. Zaten patlasa, kilitlense veya ön aksamda sorun olsa bunu sürüş esnasında hissetmemenize imkan ihtimal yok. lunapark treni gibi gidersiniz. zaten revizyon yazmış değişim yazmamış. amortisörün kendisi zaten 200 tl. gözden geçirme nasıl 200 olur :)

balata konusuna gelince çifti 80-90 tl arasında olan ürün için 2 katı fiyat belirlemiş.

yağ yakma konusuna gelirsek, kia motorlarda şayet LPG yok ise, araç 200.000 km altında ise, çok zor ve ağır şartlarda kullanmıyorsanız yağ yaktıramazsınız.

kia yetkili servisten varsa kampanyaları, ücretsiz check-up yaptırabilir, bu gibi sorunları teyit ettirebilirsiniz.

ben sizin yerinizde olsam ön takımda böyle bir sorun var ise , yap yakıyor ise, 5 gün araç kiralarım daha iyi. hatta kaskonuz var ise arıza nedeniyle ikame araç talep edebilirsiniz :)

Google'a kia picanto fren balatası yazdım, fiyatlar 60-80 tl. Senin usta 150 tl yazmış, gerisini sen hesapla.

Küsüratlı yazmış ki bir de ciddi gözüksün.

Mesela amortisörleri kendi tamir etmez, eğer gerçekten söktüyse her sanayide bu işi yapan amortisörcüler vardır, oraya göndermiştir, tanesine de en fazla 100 lira vermiştir.

Ki gerçekten söküp sökmediğine de gözümle görmesem inanmam, yerinde olsam bi yere yatar amortisörlere bakarım, elden geçmiş mi? temiz mi, keçeler değişmiş mi?

Sanayideki usta baya baya tokatlamaya çalışıyor gibi geldi bana da. Yetkili servise götürsen, 100 lira fazla verirsin ama en azından kafan rahat olur diye düşünüyorum.

amortisörü sökse bile revizyon adı altında bir işlem yapılmaz. Amortisör ya değişir ya değişmez. Zaten oraya 400 yazmış. 400'de işçilik yazmış. Paranın yarısı bunlara gitmiş bile.

Siz yazdıktan sonra farkettim evet revizyon yazmış. Halbuki ben fiyatı yüksek bulunca "diğer amortisörü değiştirmeyiz o zaman, tamir edilebiliyorsa bakarız." demişti. Akşam da ikisini de değiştirdiğini, ek ücret olmayacağını söyledi. Bu arada yağ yakma mevzusunu bugün tekrar sordum ve sübap lastiklerinden yağ kaçırdığını söyledi.

yağın subab lastiklerinden kaçtığını üst kapağı açmadan nasıl anlamış ?

Rica edersen verebilirler ama vermek istemeyebilirler de. O durumda görüntüleri hazırlayıp saklamalarını ve isteyecekleri evrakları (artık karakoldan mı savcılıktan mı neyse) hazırlayacağını söylersin.

kasko yoksa: soğuk su iç...

kasko varsa: hiç uğraşmaya gerek yok, anlaşmalı servise gidip beyan hazırlıyorsun. istersen bu ek bilgileri de orada belirtebilirsin, "şuranın kamerasından görüntüler elde edilebilir" gibi. kasko varsa kaskoyu ara yönlendirecekler.

Kasko yok malesef

polisi çağırıp tutanak tutturun şikayetçi olun onlar alır zaten kamera kayıtlarını

arabaya kasko yaptırmamak yürek işi, kocaman bir yüreğiniz varmış.

bildiğim kadarı ile eksper çağırıp hasar tespiti yapılması gerek sonra dava açılabiliyormuş ama eksper de ayrı masraf ayrıca davadan bir şey çıkacağının da garantisi yok. o nedenle "soğuk su iç" demiştim, yanlış anlama. benzer bir durumla bir kaç gün uğraştım(polis, karakol, adliye gezdim durdum) sonuç çıkmadı.

Geçmiş olsun tekrardan, aksta sorun var sanırım epey de masraf çıkacaktır.

(git: www.eksiduyuru.com)

Yılda 25-30 uçuş yapıyordan, ayda 6-8 bin TL harcıyorsan olabilir..

bence normalde kredi kartı alışkanlığınız veya kullanımınız yoksa hiç bulaşmayın.
Mil/puan kazanmak çekici ama bunun için kredi kartı rutinine girmeye gerek yok.

Ben iş sebebiyle senede 2 uçuş yapıyorum ve denizaşırı seyahat ediyorum. Uçak biletlerimi şirketim karşılıyor. Dedim madem gidip geliyorum bir shop & miles kart alayım bari miller biriksin. Onun haricinde kartı hiç kullanmıyorum. Belki harici başka avantajları vardır ama 2-3 senede bana kazandırdığı yegane şey biriktirdiğim miller ile 1 adet filtre kahve makinası ve rondo almak oldu :)

Okuduğum ve araştırdığım kadarıyla belirli bir harcama hacminiz yoksa, spesifik kampanyaları filan da kovalamıyorsanız öyle gökten mil yağmıyor. Zaten kişisel görüşüm bu tür şeylerin harcama ve tüketimi daha da artırdığı yönünde.

Otopsiçocuğu haklı. Çok uçuyorsan, çok harcıyorsan (8-10 bin üzeri), kazanacağın puanları da gezmek için kullanacaksan mantıklı. Yoksa kart ücretleri gerçekten astronomik (neredeyse aylık 20 lira falandı en son)

kurutuculu kullanıyorum 3 yıldır, benimki samsung, 2 kişiyiz, kışın kalorifer ısısı yazın hava sıcak diye kurutmayı hiç kullanmıyoruz artık, nadiren mevsim geçişlerinde ya da akşama misafir gelecekse, evde çamaşır istemiyorsam.

çok kırışık çıkartıyor ve ürünleri çok fazla yıpratıyor. ama yıkama performansından çok memnunum. yine olsa yine alırım ne zaman işe yarayacağı belli olmuyor.

ama bütün yıkana çamaşırları kurutmak çok mantıklı değil. atıyorum nevresim yıkıyorsunuz katlayıp koyacak kuruluğa gelmei için ya 4 saat kurutmada kalması lazım, o kadar elektriğe de yazık.. ya da kotlar asla dolaba koyacak kadar kurumuyor vs..

Birebir aynı modeli kullanıyoruz, memnunuz genel olarak. Kullanma kılavuzuna uygun olarak kullanırsan oldukça iyi bir şekilde yıkıyor ve kurutuyor. Haftada bir falan çalıştırıyoruz. Hızlı yıka kurut fonksiyonu da baya iyi. Tabii ki kırışık çıkarıyor ve biraz yıpratıyor ama bunu yapmayan bir makina yok zaten. Genelde iç çamaşırı, evlik tişört pijama, nevresim takımı, havlu falan için kurutmayı kullanıyoruz biz.

Biraz da kedi için istiyorum aslında, malum tüyler... Nevresimlerde ve üst giysilerde çok tüy oluyor özellikle.

Bir de iş gereği her gün gömlek giyiyorum, ütü kuruluğunda çıkarsın yeter. 10 tane gömlek yıkayıp asmak falan küçücük evde problem oluyor. Kışın dışarı asamıyoruz zaten. Sanırım bizim için iyi olacak bu makine ama başka yorumları da duymak isterim :)

Biz farkli bir modelini kullaniyoruz uc yildir, yikamasinda hicbir sorun yok gayet iyi yikiyor. Kurutma icinse cok kiristirmasi disinda yine memnunuz. Her seyi utuluyoruz zaten o yuzden bize koymuyor o kirisiklik. Yiprattigi icin kiymetli esyalarimizi ve bebeginkileri kurutmuyoruz sadece ama carsaflar falan pek etkilenmiyor onu belirteyim.
Tshirtler cabuk deliniyor bir de. Ama hala memnunuz :))

o kadar yıpratıyor mu gerçekten ya? çok önemli değil, sıradan kıyafetler neticede ama bilemedim şimdi.

harici kurutucular da aynı mantıkla yıpratıyordur herhalde değil mi? acaba hassas ayarda falan mı kurutmak lazım?

Ya ben kadinim, ince tshirtlerde yasiyoeum bu sorunu sadece. Esim lcw nin pamuklu tshirtlerini giyer hep onlar delinmiyor mesela

Anladım teşekkürler herkese.

Bence çok mantıklı. Uzun vadeli de düşünüldüğü ve al-sat yapılmayacağı için komisyon masrafı da sorun olmaz. Önemli olan henüz doyuma ulaşmamış, geleceği olan kağıtlara yatırım yapmak.

böyle yapanlar var zaten. çok mantıklı.
bu konuda servis veren türk bankaları var. komisyon oranları biraz yüksek ve minimum yatırım tutarları var. eğer uyarsa bence gayet mantıklı.

Ak bankta ben çeşitli fonlar görüyorum abd ya da Avrupa borsalarına yatırım yapan ama doğrudan sizin seçiminizle böyle bir işleme rastlamadım aracı kurum kullanmadan. Bilen varsa dinlemedeyim.

yatirim.akbank.com

Sizin dediginiz bu fon sanırım, ben fon'da başkalarına para vermek istemiyorum, sürekli al sat yapmalarını da istemiyorum.

Arsa gibi alıp dursun kenarda kafasındayım.

İşbank’ta var. Komisyonlar; en düşük 25 usd olmak üzere %0.25

Var da, dot.com bubble gibi ikinci bir olay yaşanırsa (ki saydığın şirketlerin hepsinin değerlemesi inanılmaz şişlik durumda) paranın çok büyük bir kısmını kaybedersin. Teknoloji şirketlerinin valuation'u çok ilginç durumda şu anda. Risk var mı var.

td ameritrade türkiye'den hesap açılışı kabul ediyor. İngilizce biliyorsan türkiye'deki aracılara. yüksek komisyon ödemene gerek kalmaz.

Tabii ki. 2 sene önce facebook'a 10 bin dolar koymuştum, o zaman 50 bin tl'nin biraz altındaydı o para. Şimdi 15 bin dolar civarı, 100 bin tl yani.

@Noluya yaa
Nasil yaptınız bunu?
Detaylı açıklarsanız hepimiz bahtiyar Olacağız.

5 veya 10 sene sonra teknoloji firmalarından hangilerinin aynı hızla devam edeceğini tahmin edebilmek zor. Mesela ben Facebook'a fazla girmezdim... belki bir diğeri 10 katına çıkacak ama sadece şu kadarını diyeyim: bu en büyükler aşırı hızlı büyüdüler. uzaya çıkmazlarsa şaşırmayalım

alternatif: SP500 fonu alınarak tüm ekonomik sisteme para yatırılabilir. veya spesifik bir sektör fonu seçilerek şirket riskleri azaltılabilir.

Mantıklı değil çünkü vergi. Yüksek komisyonu geçtim, Kazancınız (döviz cinsinden dahil) üzerinden Gelir vergisi ödersiniz bu da ortalama %35 -40.

Mesela @noluyo yaa’nın örneğinden gidelim:

Bugün hisseyi satsa, 50 bin lira kar etmiş gözüküyor bunu beyan edecek ve yaklaşık %40’ı vergiye gidecek. Karı aslında 30k belki de bilmiyor öğrenince ‘noluyo yaa‘ diyecek :) Ama o parayla yüzde 6 dan 2 yolluk eurobond bağlasa sıfır vergiyle karı 26k’dı. 4bin lira için o riske değer miydi? Bence değmez,

Ben yine de yatıracağım diyorsanız;

1 tefas fonlarını seçin orada Daha düşük oranda stopaj var.
2 hisse değil etf’lere göz atın

@Mcfly
Vergiyi nereye ödeyecek o durumda ? Amerika’ya mı ? Hiç bilmediğim için soruyorum.

@noluyo yaa
İkiniz de çok değerli bilgiler yazmışsınız, gerginliğe gerek yok sakin olalım.

Hayır, Türkiye’de beyan edeceksiniz.

Komoot kullanıyorum, fena değil.

Bu ülke 99 dışında ev fiyatlarının düştüğünü görmedi daha daha görmez
99 çok beklenmedik bir olaydı bundan sonraki depremin etkisi sınırlı olacaktır
İstanbul da yapılan yüzde 50 sinden fazla 7 ve üstü bir depremde sıva bile dökmez
O yüzden geç kaldınız evet

2019 subat, martta nasil dusmus ya?

Bazi seylerin fiyati asla dusmez. Ev bunlardan biri. Bi de ev sahiplerinin cogu cok ac gozlu oluyor. Piyasanin ustunu istiyorlar. E veren de cikiyor. Sirf bu yuzden bile hep artista oluyor fiyatlar.

Banka faizleri yüzde 15 seviyelerine geri döndüğünde ev fiyatları düşecektir. Şu anki fiyatların çoğu balondur, talepten dolayı afaki artmıştır.

Krediler düşünce fiyata 100 bin lira fazla ekleyenler 20-30 bin düşecektir.Gerisi düşmez

14-15 aydır parayı napıyorsunuz? Eğer değerlendirmediyseniz, TL'de duruyorsa zarardasınız.

Evlerin fiyatları düşmesi mevzusu TL bazında değil tabii ki...

Bence ev almak sadece oturacaksanız, sevdiğiniz bir yer varsa, ev sahibi vs. uğraşmayım diyorsanız mantıklı. Yoksa yanlış bir yatırım. Fiyatlar uzun vadede düşecektir. TL bazında değil tabii ki...

Uyarı: Fikirlerimi yazdım, yatırım tavsiyesi değildir!


.

evler nerede yükseldi ben göremiyorum. bizim istanbul göztepede 3+1 site içerisinde dairemiz var geçen senelerde şöyle bi fiyat araştırmıştık ve 450-475 arası satabileceğimizi gördük. şu anda sahibinden.com üzerinde muadil evlere bakıyorum 480-490 yazılmış. gene bu muhitte baktığım zaman benzer dairelerde de büyük bir artış göremedim.

ancak kira olarak baktığımda geçen sene 2250-2500 bandında gezen daireler şu anda 3500 civarı.

@paco de lucia

Ben en temel ihtiyacım olan barınma ihtiyacımı karşılamak için ev almak istiyorum diyorum, sen ev kötü yatırım aracı diyorsun. Yatırım değil, barınma. Altını çiziyorum en temel ihtiyaç. Kiradan bıktım diye ev alınmazsa neden ev alınır tam olarak çok merak ettim?

turk milletinin ev manyakligi dunyada kimsede olmadigindan ev fiyatlari bence cok az duser ama o dedigi seviyelere gelmez artik.

Abi sonraya kalırsam yandım değil olay. Ben hayatımda hiç kirada yaşamadım, alışamıyorum, istanbulda fahiş kira verdiğim evden aldığım verim sıfır ve kendimi eve evi de kendime ait hissetmiyorum. Içine bi eşya almak, sağını solunu yapmak bile içimden gelmiyor. Bu nedenle kendime ait bir 4 duvar istiyorum. Yani olayın yatırımla vs ilgisi yok.

bence düşer. özellikle bu corona olayı biraz daha uzarsa insanlar ellerindeki evleri de bir an önce satmak isteyeceklerdir nakit para ellerine geçsin diye.

bütçeniz nedir bilmiyorum ama şu dönemde çok yüksek meblağlara ev almak (2 milyon ve üzeri) bence akıl karı değil yatırım amaçlı almasanız bile. bence bir eve maksimum 1.300 verilmeli.

Ev fiyatlarında bir anda yapılan fahiş artışlar biraz düşebilir belki. Şu an alım satım yoğun, bu durulursa belki bir nebze.

Yalnız asıl ev alınmazcıları boşverin demek istiyorum. Tr’de de dünyada da ev önemli, beş yıl önce Rusya’da bir göz oda 400 dolardı. Kiraya verilen para havaya gidiyor, imkan dahilinde bütçeyi de iyice felç etmeden uygun bir ev sahibi olmak lazım, Muhiti beğenmezseniz kiraya verir başka yerde oturulabilir, her türlü alternatif değerlendirilebilir.

Ev gibi ihtiyaçlar hiyerarşisinin temelinde olan bir konuda insanların bahsettiğiniz gibi çok rahat motivasyon düşürmesine dayanamadım, yazıverdim.

evet şu ara bir patlama yaptı, illaki biraz sakinleşecektir. her yerde fiyatlar arttı fakat 2 kat artan yer görmedim, öyle bir durum varsa ilk talep azalmasında en çok düşecek yerlerden biridir sizin baktığınız yer.

ayrıca bu tip konularda çevrenizi dinlemeyin, hatta fikirlerini sormayın bile. bence en büyük ders bu olsun. ayrıca krediler gerçekten çok iyi yani oturmak için evi zorlayıp alabilirsiniz. her zaman kar-zarar hesabı yapmayın biraz zararı göze alabilirsiniz.

Deprem dönemi dışında ev fiyatlarının düştüğü bir dönem olmadı. Eğer paran varsa bir an önce al gitsin. İstanbulda kirada olmak gerçekten büyük dert. En azından bi tane ev sahibi olmak lazım.

Fiyatların yükselmediği muhitler, zaten fiyatların şişik olduğu semtler genellikle. Onun dışında baktığım her yerde yükseldi.

evet. tekrar krediler 1.40-1,60 olduğunda ev fiyatları düşer. ben 31 aralık 2019 tarihinde gözümü karartıp kredisiz peşin paraya ev aldım. tapu parasını ödedim ve bir simit alacak param bile yoktu bankada. o akşamı aç geçirdim.çünkü kredi kartı ile de doğalgaz aboneliği yaptırmıştım limit bitmişti. şimdi o ev 80 bin lira kar yapmış aldığım paraya göre.iyi ki almışım diyorum hayatım boyunca biriktirdiğim para idi.

Aslına bakarsan ev fiyatları artmış gibi düşünmek yanlış, üklede enflasyon görünen değerlerin çok üstünde, bunu çarşıda pazarda görmek mümkün bunun etkisini ev fiyatlarında da görüyoruz tabi kredi faizleri düşürülünce talep arttı satıcılar da fırsat bilip fiyatları olması gereken seviyelere çekti biraz da abartan oldu.

Daha önce de benzer konuyu ben açmıştım neredeyse 10 yıldır kiradayım ev almaya karşıydım ama o kadar sorunlu ev sahibi ile muhatap oldum o kadar çok para döktüm ki bu kira işine, zamanında ev almadığıma çok pişman oldum ama kafamı duvarlara vurmadım her şeyin bir zamanı var dama diyince kararını veriyorsun işte.

Fiyatlar düşer mi sorusuna gelince; bu ülkede fiyatı artan bir şeyin tekrar düştüğü hiç görülmedi düşse de uzun soluklu hiç olmadı o yüzden eğer amaç yatırım değil de barınma ise bence riske girip almakta fayda var çok da uzatmanın alemi yok ama kredi çekeceksen çekeceğin kredi ile peşinatın birbiriyle orantılı olsun 50 bin tl peşinat verip 500 bin TL çekme en az evin yarısını ödemeye çalış.

Ha bir de şunu unutma kira her sene artar ama konut kredisi ödemen her sene daha da değer kaybeder pula döner.

birikmiş paran yoksa senin için toplamda sonuç değişmeyecekti. kredi faizi yüksek iken alsaydın. bankaya ödeyeceğin tutar yüksek olacaktı. kredi düşünce alınca ev sahibine ödeyeceğin tutar yüksek olacak. ki ev fiyatları genel olarak sürekli bir artış içerisinde. sadece artışın tutarı bir yıl içinde %3 iken takip eden %7 olabiliyor. ev fiyatları artarak devam edecektir (tabi bir enflasyon düşüsü olursa düşüebilir ama bu sistemde zor). nakit olmadan ev işine girmek bence makul değil.

2019 subat-mart'tan bugune kadar 2 katina cikan ev hic gormedim, duymadim.

oturacagin ev her zaman alinabilir, ancak yatirim amacli ev alinmaz.

15-20 yil vade ile ev alan tum tanidiklarim hayat kalitelerinde hep dusus oldu. dandik bir ev icin deger mi tartisilir :)

Kesinlikle aynı fikirdeyim. Tatil yapanların çok büyük bir kısmı borçlar ve gidilen saçma sapan yerlerden dolayı daha büyük strese giriyor diye de iddiaya girebilirim. İnsanların çoğu kötü hayatlar yaşıyorlar ve kötü ve pahalı bir tatili de bu kötü hayattan kaçış olarak görüyorlar. Halbuki kendi hayatlarını iyileştirmeye çaba harcasalar sağda solda rezil olmalarına gerek kalmayacak.

Rahatlamak için deniz kum güneş şart değil ama yogayi alternatif olarak önermek aşırı saçma olmuş.

Yav.. Otele falan gidip, denize girip, partileyip, keyif yapmanın muadili evde yoga yapmak mı dhshsd Yoga ne yahu..

Neyse, yani insanlar bi yerlere gidip eğlenmeyi ve bunu insanlara göstermeyi seviyor. Anlaması bu kadar zor değil. Ayrıca deniz, kum, güneş, parti kombinasyonu eğlenceli bir şey paran varsa. Ben de bu tayfaya olan nefreti anlamıyorum. Ben o grupta değilim normalde de ama yani bu tarz takılıp instayı story'ye boğan tiplere de ekstra bir uyuzluğum yok. Herkes farklı şeylerden keyif alıyor işte. Ego masturbasyonunu sanki biz başka şekilde yapmıyoruz. Herkes bunu elinde ne imkan varsa o şekilde yapar. Bunun için insanları hor görmeye gerek yok.

Tatil de tatil diye delirmiyorum ama dört duvar arasında da rahatlatmıyor. Evim bu konfora sahip değil.

Tatil değil de ailemin yanına geldim 3 günlüğüne, o bile deşarj etti biraz.

Milletteki sanırım biraz mecbur hissetme durumu. Etrafımdaki bir kaç arkadaşımı baz alıp kendimi onlara uydurmaya kalksam tatil yapmıyorum diye stres olurdum.

Reklamlar, komşunun, arkadaşının yaptığıyla - benim ondan ne eksiğim var ? kafasında kendine pay çıkaran ve harcama yapan insanlar var.
Algıları temelde bilgisiz ve çoğunluğun tavrına, dediğine göre şekillenen insanlar bunlar.
Şimdi dikkat edilmesi gereken şeylerden biri bu bilgi yoğunluğu içerisinde dünyada neler ihtiyaç haline getirilmeye çalışılıyor bunu anlamaya başlamak lazım önce.
Bir ara okumuştum, tatilden dönenler üstünde yapılan araştırmaya göre tatilin etkisi en fazla (yanılmıyorsam) 3 gün kadar sürüyormuş. Ne de olsa geri dönüşte yine aynı ortam, yine aynı stresli iş ve yine aynı istenmeyen ve rahatsızlık veren iş arkadaşları buna etken olmalı.
Tabi insan içim ortam,yer değiştirmek,dinlenmek önemli ama bunu sadece deniz+kumsal+parmak arası terlik+ rezervasyon+ yaz mevsimi içinde düşünmemek lazım.
Sadece öğrenilmiş çaresizlik değil, dayatılmış ve benimsenmiş tatil alışkanlıklarımız da var.

yoga da hiç bir şekilde alternatif olamaz.
Bu arada üstteki toplamın arasına günlüğü 1000 liraya kiralanan şezlongta eklenebilir.

Garip bir durum yok bence. Her taraf beton, her taraf bina, nefes alacak alan birakmadilar. Insanlar sehirden kacis icin bahane ariyor hele yazin sehir hayati hic cekilmiyor

kabahat onlarda değil.iplerin ucunu o kadar salarlarsa olacağı buydu.çoğu yazlık yerde corona artışı devam ediyor.dün Akçay'da meşhur fırın ve komple bina karantinaya alınmış.

Valla ben deniz tatilini çok severim. Bursa'dayım. Mudanya ve Gemlik otobüsle bir saat her zaman gidemiyorum. Gitsem de oranın denizine girilmiyor. 365 günün 4 5 gününde deniz görüyorum o da çok bir şey değil. Gerçekten rahatlamış hissediyorum. Pekala benim deniz tatili sevdam diğer insanların doğa tatiline vs tekabül edebilir. İnsanların gezerek, denize girerek, doğa yürüyüşü yaparak rahatlaması çok normal.

turizmciler taş mı yesin. yabancı turist yok. hazırlandılar bekliyorlar bizimkileri.

Herkesin rahatlama, dinlenme sekli farkli. Deniz beni de cok rahatlatan bi sey mesela. Yorgunluk atma seklim. O yuzden deniz tatilini seviyorum. Kum ve gunes kismini hic sevmem ama guneslenip rahatlayan da var.

Ayrica tatildeki partilemeyle burda bi gece kulubune gitmek ayri seyler. Arti temiz hava faktoru var. Ciddi kafani dinlendiren bi sey hava.

Soyle yesillik, sakin bi yerde havuzlu villam olsa anca o zaman tatili es gecerdim ki unlulere bakinca o da yeterli degil demek ki.

Bi de yogayi meditasyon falan saniyorsun herhalde. Pilatesten daha zor bi sey efor olarak bakildiginda. Disaridan super kolay gorunuyor. Yani 5 yildizli tatil mi yoga studyosu mu himmm dusunmem lazim :))

Tick alamicam su son paragraf yuzunden ama soylemem lazimdi hehe

28 yaşındayım, hayatımda tatili bırak denize bile gitmedim. Gideceğimi de pek sanmıyorum. Eksikliğini de hissetmedim, hissedeceğimi de sanmıyorum.

yazdığım cevap üzerine lokasyon soranlar olmuş.Akçay.

Millet her sene biseyler yapmaya alisik. Tum sene boyunca bu yapacagi tatilin hayalini kurup, para biriktirenlerin sayisi az degil."

+1

ama bunun korona ile ilgisi yok. psikolojik bence. yoga ile rahatlayamaz herkesin zevki farklı. hobilerin farklı olması gibi. sosyal medyanın da etkisi var.

şahsen ben de tatilim de 4 duvar arasında durmak istemem. zaten sürekli evdeyim. hafta sonu yap yoganı rahatla zaten.
tatilde ortam değiştirmek güzel bir şey. kimisi ultra her şey dahil otele gidiyor, kimi de deniz kenarında çadır atıyor. yazın olunca deniz kenarına ister istemez rağbet artıyor. bu nedenle deniz odaklı görüyoruz. yazın ürgüp'e gitmek çok cazip olmasa gerek ya da güneydoğuya. bir de karadeniz var tabi ama oraları pek bilemiyorum.

ortam değiştirme imkanım varken niye yoga ile yetineyim ? deniz kenarında bira içince mutlu oluyorum.

yazacak daha çok şey varda. toparlayamadım şuan. mesala insanlara bir motivasyon kaynağı da olabiliyor bazen. gelecek ay tatile gideceğim vs diye hayal kurması keyifli olabiliyor.

benim en çok gıcık olduğum nokta 'ay tatilsiz öliciiz' diye çığıran beyaz yaka.
yoksa herkes nasıl mutlu ise onu yapsın. kimi de kalabalığa karışmak istiyor, kimi sakinlik istiyor.

Hayir, 4 duvar arasinda yoga yaparak rahatlanmiyor. Rahatlansaydi kimse tatile para vermezdi zaten.
Siz evde sikilmiyor olabilirsiniz ama herkes oyle degil, insanlar degisik hava almak istiyor. Sana bos is gelebilir de herkes ayni degil ki be kardesim.

valla dalga sesini özledim. imkanım olsa ben de giderdim sanırım.

tik alamıcam tabii yogayı övmediğim için :)

Evde yoga ile olmaz o iş normal zamanda. Salgın nedeniyle ben tatile gitmek istemiyorum, gitsem çadır kurmak olabilir ama uzaklara kalabalık olmayan yerlere. Millet çıldırmış gibi tatil yörelerini doldurdu ona bende anlam veremiyorum bu dönem için.

32 yaşındayım hayatımda tatile gitmedim desem yalan olmaz. aile ziyareti ya da tek günlük piknikler hariç. her şey kafada bitiyor. bana bedava bodrum tatili verseler şu an gitmem.

ama güneş sağlık için şart.

insanlar 11 ay tatil yapmak için çalışıyor.

Bende görünüyor.

Araç ne ? Bmw’de usb ile görülüyor

sıkıldım ve iyi değilim

Aynen,ben de çok alıştım. İnsan her şeye alışır dedikleri doğruymuş valla.

Evde güzel bir düzenim oldu. İsimden oldum ama kendi işimi kurdum filan.Onla ilgileniyorum. Her gün yapacak bir sürü şey buluyorum. Belgesel izliyorum sık sık. Dısardaki hayat bir garip geliyor simdi de saatlerce starbucksta oturup ne yapıyor musum eskiden diyorum kendime.

ben ocak ayından beri evdeyim,

gittiğim yerler haftada 1 evime yakın marketler
15 günde bir atm
spontona çıkan ihtiyaçlar için markettir, eczanedir vb ve hastane

ilk başlarda çok bunaldım ben, sonra kendimi üretmeye verdim, müzikle uğraşıyorum.

marketlere bakıyorum önce, kalabalıksa girmiyorum içeri. bazen kaçamadığım durumlar oluyor, ellerim yara oldu yıkamaktan , kolonya, dezenfektan dökmekten. tedbirli davranıyorum.

dediğin gibi kabullenmeye başladım, normal geliyor artık. tabi kendi şehrimde olmamamın, burada tanıdığım insanlar olmaması, arkadaş çevremin olmaması da bu durumun sakin seyretmesini sağlıyor.

öte yandan insanlar hiç olmamış gibi davranıyor, yani virüs hiç olmamış, hani azalmış etmiş değil, komple hiç olmamış gibi.

buna hem hayret ediyorum hem de anlıyorum. böyle giderse virüsten ölmeseler depresyondan, işsizlik yüzünden parasızlıktan ölecekler. bir yerde kaderken kaçılmıyor.

her şeyde %50 şansımız var.

Bir yandan ferahlamış hissediyorum. Ama bir yandan da bu sürecin belirsizliği oldukça canımı çıkıyor. İstanbul'da yaşıyorum, artık trafiğe, kalabalıklara zorunlu olarak karışmıyor olmak çok iyi hissettiriyor.

Ben pek mutlu değildim bu durumdan; ozellikle arkadaslarimi ve sosyal cevremi cok ozledim. Geçen hafta yurtdışına geldim ve burda her şey şu an eskisi gibi olduğundan biraz daha toparladim açıkçası. Dışarıya maskesiz çıkmak, bir yerlerde oturup bir şeyler içmek, burdaki arkadaslarimi gormek vs iyi geldi. Turkiye'deki kaosa, korku durumuna tekrar dönmeye hiç hazır değilim.

Para haracamamak çok iyi. Daha doğrusu para harcayacak bişey bulamamak. Onun haricinde sıkıcı biraz.

cidden çok sıkıldım. arada ben de bunu düşünüyorum. ciddi ciddi 3 aydan fazla oldu be. çok uzun bir süre. en azından bu yıl bu şekilde bitecek gibi.

Süreci kanıksadım, memnunum. Özellikle trafikle uğraşmamak, araba kullanmak zorunda kalmadan para kazanmak, işyerindeki boş muhabbetler, haftasonuna dışarıdaki inanılmaz kalabalıklar, tanımadığın adamların ellerini ellemek zorunda kalmamak (tokalaşma) gibi bir sürü kriterden dolayı gerçekten çok memnunum. Memnun olmadığım tek kısım iş tarafındaki belirsizlik ve umutsuzluklar. Onun dışında bu yaşam tarzına tamamen okeyim.

beni sanırım en çok yoran şey belirsizlik. ailemden ve sevdiklerimden ayrıyım, onları bir daha ne zaman göreceğimi bilmiyorum.
onun dışında bir şekilde uyum sağladım gibi ama eski düzenimi de özlüyorum.

dilerim artık şu sıkıntılı zamanlar artık biraz daha yoluna girer, çünkü herkes için şartlar aynı değil maalesef.

6 ay once isten ayrildim, 3 ay once baska ise girip evden calismaya basladim. Calismadan once de bunaliyordum ama disari çıkıp kafa dağıtabiliyordum ya da kendimi oyalayacak bir seyler buluyordum, su an is stresi bir yandan disari cikamamak aksama kadar yalniz olmak bir yandan iyice kotu hissetmeye basladim, kendimi iyi hissettirecek bir sey yapma imkani bulamiyorum kalk çalıs yat kalk çalışa döndü hayatim depresyona girdiğimi hissediyorum artik.

abartıyorsunuz bence bu iş bitti salın artık

Benim yillardir anlayamadigim bir durum dukkaninin onune kuka sandalye vb koyup parki engelleme gayreti.

Bildigim kadariyla boyle bir hakki yok bunu yapanin. Bir sey demeye kalksan da cevap hazir: Mal gelecek.

Ahlaki sorgulamaya gerek yok, yollar hepimizin, vergisini herkes veriyor.

Bu arada belediyeden ozel izin alip ucretini odeyenleri ayri tutuyorum.

gece park edip, sabah erken işe giden biriysen bence yaptığı iki defa yanlış.

hem düşünmesi lazım, ben değnekçi değilim, torbacı değilim, dükkaımın ruhsatı yok, o zaman niye değnekçi gibi davranayım diye.

oralarda kamera vardır umarım, pislik falan yapmasın?

hani depo önüdür, ne bileyim markettir, mal indirirler bindirirler sıkıntı olur, o başka da, terzi yani. bi tabela asarsın biter gider.

Hocam sen hakkinensin büyük düşün. Şaka bir yana bence yaptığınız doğru. Herkes kurallara uymalı sonuçta arabanızı dükkanın içine sokmuyorsunuz, devletin yolu kadının değil. Çok istiyorsa o parseli satın alsın bakalım.

sen o kırılmasın üzülmesin diye düşünüyorsun ama karşı taraf senin duygularınla hiç ilgilenmiyıor. kurallar hepimiz için, uymuyorsa uyacak çok net. sıkıntı durumu varsa gelir konuşur pis pis bakmaz

Bence de bu kadar hassas olmanıza gerek yok. Sadece hakkınızı arıyorsunuz.